🏅 Nisa Süresi 11 Ve 12 Ayet Tefsiri
İçinizdenbu kötü işi yapanların her ikisini de cezalandırın [âzûhuma].⁹ Eğer tevbe eder ve düzelirlerse artık o ikisini cezalandırmaktan vazgeçiniz. Çünkü Allah, Tevvâb’dır, Rahîm’dir. 9 Birçok müfessire göre bu ayet, hem erkeğe hem kadına ve hem de eşcinsellerin her birine delalet etmektedir.
FYaH. Ben nisa 11. ayette ortaya konan çocukların erkekli dişili bulunma durumlarına göre miras paylaşımının bir de şu şekilde düşünülmesini arzu ediyorum. Anladığıma göre kız ve erkek çocuklar arasındaki paylaşım ayet doğru anlaşılamadığı için doğru yapılamıyor. Şöyle ki 11-Allah çocuklarınız hakkında size erkek için iki kız payı kadar tavsiye eder. Eğer kızlar ikinin üzerinde olursalar terekenin üçte ikisi onlarındır. Eğer bir kız olursa terekenin yarısı ayette mutlak anlamda erkeğin iki kız kadar alacağı anlaşılmıştır. Oysa ayeti dikkatle incelersek 1-”Eğer kızlar ikinin üzerinde olursalar” ifadesinden sadece evlat olarak kızlar bulunur ve ikiden fazla olursalar gibi bir anlam çıkarırsak o zaman ayette ikinin üzerindeki kız evladın ve bir kız evladın hisseleri belirtilmiş ama iki kız evladın hissesi belirtilmemiş olur. Bu bakımdan sadece evlat olarak kızlar bulunur ve sayıları ikinin üzerinde olursa anlamı yanlıştır. Çünkü erkek evlat olmadan 1 kız olursa onun hissesi belirtilmiş olur, erkek olmadan ikiden fazla kız olursa onların hisseleri belirtilmiş olur ama erkek olmadan tam iki kız olursa onların hisseleri belirtilmemiş olur. Bu bakımdan geleneksel yorumlarda iki kız evladın durumu da ikiden fazla kızlar gibi yorumlanıp hisseleri ona göre belirlenmiştir. Ama bu durumda biz ayette olmayan hususu kendimiz belirlemiş oluruz ki buna hakkımız yok. 2-”Eğer kızlar ikinin üzerinde olursalar” ifadesinde kızlı erkekli evlatlar olur ve kızlar ikiden fazla olursalar diye anlarsak devamındaki “terekenin üçte ikisi onlarındır” ifadesi gereği erkekler kızlardan az alma konumuna düşecek ve oran bozulacaktır. Bu durumda hisseler kızlı erkekli evlatlar olarak diye de anlasak sadece kızlardan oluşan evlatlar diye de anlasak uygulanamaz bir hal alacaktır. Bu durumda ayetin kastının erkek kız sayısı oranı olduğunu düşünüyorum. Sizden ricam hemen reddetmeden önce olabilir mi diye ayeti bir daha incelemenizdir inşaallah. Ayet şöyledir11-Allah çocuklarınız hakkında size erkek için iki kız payı kadar tavsiye eder. Eğer kızlar ikinin üzerinde olursalar terekenin üçte ikisi onlarındır. Eğer bir kız olursa terekenin yarısı çeviri benim çevirim olup burada evlatlar sadece kız olursa ve ikinin üzerinde olursalar algısının doğru olmadığını düşünüyorum. Benim anladığıma göre Allah mirası erkek kız oranına göre ki eğer kızların oranı bir erkeğe iki kız şeklindeyse yani 1/2 2/4 3/6 4/8 şeklinde ise miras ikiye bölünür ve yarısı iki kız oranına yarısı bir erkek oranına gider. Eğer kızların oranı ikinin üzerindeyse yani bir erkeğe 3 kız ya da daha yukarısı düşüyorsa miras üçe bölünür ve üçte ikisi ikinin üzerindeki kız oranına üçte biri ise bir oranındaki erkeğe düşer. Eğer ki bir kıza bir erkek düşüyorsa örneğin 4 erkek 4 kız varsa o zaman bire bir benim ulaştığım bir kanaat olup paylaşmak istedim. Yanlış bir algıysa bana ait olur Ama bu tür bir algıda yukarıda geçen iki farklı anlama çerçevesindeki iki problem de ortadan kalkmaktadır. Benim ayetleri bütüncül düşündüğüm zaman miras paylaşımında gördüğüm sıralama şöyledir1-Borç/vasiyet ödenir2-Ölenin eşi hissesini baba ölenin çocuklarının olup olmaması durumuna göre hisselerini alırlar4- Çocuklar orantısal olarak kalanı doğrusunu Allah bilir… …………………………………………………………………………………………………. Nisa Suresi 11-Allah çocuklarınız hakkında size erkek için iki kız payı kadar tavsiye eder. Eğer kızlar ikinin üzerinde olursalar[5] terekenin üçte ikisi onlarındır. Eğer bir kız olursa[6] terekenin yarısı onundur.[7]Eğer miras bırakanın çocuğu varsa terekeden anne babanın her biri için altıda bir vardır.[8]Eğer miras bırakanın çocuğu yoksa ve anne babası ona mirasçı olmuşsa annesi için üçte bir vardır.[9] Eğer miras bırakanın kardeşleri de varsa annesi için altıda bir vardır.[10] Bu paylar miras bırakanın vasiyetinden ya da borcundan sonradır.[11]Babalarınızın ve çocuklarınızın fayda bakımından hangilerinin size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah tarafından böyle belirlenmiştir. Elbet Allah hakkıyla bilendir, en doğru kararı verendir. 12-Eğer çocuğu yoksa hanımlarınızın bıraktığı mirasın yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa bıraktıkları mirasın dörtte biri sizindir. Bu paylar yaptıkları vasiyetten ya da borçtan sonradır. Eğer çocuğunuz yoksa bıraktığınız mirasın dörtte biri hanımlarınızındır. Eğer çocuğunuz varsa bıraktığınız mirasın sekizde biri hanımlarınızındır.[12] Bu paylar yaptığınız vasiyetten ya da borçtan sonradır. Bir erkeğe ya da bir kadına kelale[13] konumunda mirasçı olunursa miras bırakanın bir erkek kardeşi ya da bir kız kardeşi varsa onların her biri için altıda bir vardır. Eğer kardeşler bundan fazla olursalar zarara sebep olmaksızın üçte birde ortaktırlar.[14] Bu paylar miras bırakanın vasiyetinden ya da borcundan sonradır. Allah’tan bir vasiyet olarak böyledir. Allah hakkıyla bilendir, Makul muamele edendir. İLGİLİ DİPNOTLARA BAKMAK İÇİN sitemize bakınız ………………………………………………………………………………………………………………. Bu ayetleri dikkate aldığımızda buradaki hisselerin bütünden alınacak hisseler olmayıp mirasçıların birbirlerine nispetle alacakları hisseler olduklarını görürüz. 1-Öncelikle ölenin eşi ölenin çocuklarının olup olmamasına göre 12. Ayet gereği mirasın tamamından hisselerini alacaklardır. 2-Geriye kalan yeni bir bütün olarak değerlendirilecek ve ölünün annesi babası ölünün çocuklarının olup olmamasına göre 11. Ayet gereği hisselerini alacaklardır. 3-Geriye kalan yeni bir bütün olarak değerlendirilecek ve kız ve erkek çocukları birbirlerine nispetle 11. Ayet gereği hisselerini alacaklardır. 4-Ölenin çocuklarının bulunmaması durumunda kelale konumunda mirasçı olunacaktır. Kelale konumundaki mirasçılar kardeşlerdir. A-11 ve 12. Ayet bütünlüğü içersinde 11. Ayette ölenin kardeşlerinin olup olmamasına nispetle annenin hissesi bildirildiği için 12. Ayetteki kelale hisseleri anne baba ve kardeşlerin birlikte mirasçı olmaları durumunda geçerlidir. B-176. ayetteki kelale hisseleri ise annenin olmaması babanın olmaması ya da her ikisinin de olmaması durumunda kelale konumundaki kardeşlerin hisseleridir. …………………………………………………………………………………………………………… Buna göre Miras paylaşımı yapılırken 1-ilk önce ölenin yapmış olduğu vasiyet gereği olan borçları ya da alacaklıların ispatlaması neticesi ortaya çıkan borçları ödenecektir. 2-Ölünün çocuklarının olup olmaması durumu dikkate alınarak 12. Ayette belirlenen eşin payına düşen kendisine verilecektir. 3-Bu işlemlerden sonra arda kalan mirastan ölünün çocuklarının olup olmaması durumu dikkate alınarak ölünün anne ve babası 11. Ayette kendileri için belirlenen paylarını alacaklardır. 4- Bu işlemlerden sonra arda kalan mirastan ölünün çocukları kızların erkeklere oranı dikkate alınarak mirası aralarında paylaşacaklardır. Bu paylaşımın esasları 1- “Allah çocuklarınız hakkında size erkek için iki kız payı kadar tavsiye eder” ifadesi gereğince kız sayısı erkek sayısının bire bir olmasından fazla olup bire iki olması üst sınırına kadar çocuklara düşen miras ikiye bölünecek yarısı kızlar arasında eşit pay edilecek yarısı da erkekler arasında eşit pay edilecektir”. Örneğin 1 erkek 2 kız olması durumunda 2 erkek 3 kız; 2 erkek 4 kız olması durumlarında 3 erkek 4 kız; 3 erkek 5 kız; 3 erkek 6 kız olması durumlarında 4 erkek 5 kız; 4 erkek 6 kız; 4 erkek 7 kız; 4 erkek 8 kız olması ve benzeri durumlarda Çocukların payına kalmış miras önce ikiye bölünecek sonra yarısı kızlar arasında eşit pay edilecek diğer yarısı da erkekler arasında eşit pay edilecektir. 2- “Eğer kızlar ikinin üzerinde olursalar terekenin üçte ikisi onlarındır” ifadesi gereğince kızların sayısı erkeklerin iki katından fazla ise o zaman çocuklara düşen miras üçe bölünecek ve üçte ikisi kızlar arasında eşit pay edilecek üçte biri erkekler arasında eşit pay edilecektir. Örneğin 1 erkek 3 kız olması durumunda 2 erkek 5 kız veya 6 kız veya daha yukarısı olması durumunda 3 erkek 7 kız veya 8 kız veya 9 kız veya daha yukarısı olması durumunda 4 erkek 9 kız veya 10 kız veya 11 kız veya daha yukarısı olması ve benzeri durumlarda çocukların payına düşen miras önce üçe bölünecek. Üçte ikisi kızlar arasında eşit pay edilecek üçte biri de erkekler arasında eşit pay edilecektir. 3- “Eğer bir kız olursa terekenin yarısı onundur” ifadesi gereğince Eğer kızların sayısı erkeklere oranla en fazla bire bir ise o zaman çocuklara düşen miras erkekler ile kızlar arasında eşit pay edilecektir. Örneğin 1 erkek bir kız varsa yarı yarıya bölüşeceklerdir. 2 erkek 1 kız; 2erkek 2 kız 3 erkek 1 kız; 3 erkek 2 kız; 3 erkek 3 kız 4 erkek 1 kız; 4 erkek 2 kız; 4 erkek 3 kız; 4 erkek 4 kız olması ve benzeri durumlarda erkekler ile kızlar eşit hisse alacaklardır yani bir erkek ne kadar alıyorsa bir kızın payına da o kadar düşmüş olacaktır. ……………………………………………………………………………………………………………… 11. ayette ki erkek ve kız hisselerini neden oransal olarak anladık? GEREKÇELER 1-Eğer ayeti erkekler bulunmaz ve sadece kızlar bulunursa diye çevirirsek arap dilini dikkate almamış oluruz. Zira FE İN KUNNE NİSAEN FEVKESNETEYNİ ifadesindeki KUNNE nin faili HUNNE dir. Yani sadece kızları kapsar. Bu durumda erkekler yoksa diye bir anlam çıkaramayız. Zira KIZLAR İKİNİN ÜZERİNDE KIZ OLURLARSA diye çevrilmek zorundadır. ÇOCUKLAR İKİNİN ÜZERİNDE KIZ OLURLARSA diye çevirebilmek için kullanılan fiilin kızlara değil çocuklara karşılık gelmesi yani hem erkek hem de kız çocukları kapsayıcı bir kelime olması gerekmektedir. ÇOCUKLAR İKİNİN ÜZERİNDE KIZ OLURLARSA şeklinde çevirebileceğimiz ifade FE İN KANU NİSAEN FEVKESNETEYNİ ifadesidir. Bu bakımdan ayetin eğer hiç erkek yok ve sadece kızlar varsa ve sayıları ikinin üzerindeyse çevirisini yapmak ya Arapça bilmemektir ya da ayeti bilinçli olarak çarpıtmaktır. Ayrıca böyle bir paylaşımda üçte ikisini kızlara verdikten sonra üçte bir nereye gidecektir. Bunun da cevabı yoktur. Neden erkek çocuk bulunmadığı halde kızlar yine de çocuklara düşen mirası tam alamayacaklardır. Bu açıklanabilirliği olmayan bir durumdur. 2-Hem kızların hem de erkeklerin olması durumunda kızların sayısı ikiden fazla olunca üçte ikisi onlara verileceği için 3 kıza 10 erkek olduğunu düşünürsek 3 kız üçte ikisini 10 erkek üçte birini almış olacaktır ki bu ayetin bütünlüğüne tamamen aykırıdır. 3-Sayıları oran olarak almazsak ayette kızların sayısı ikiden fazla olursa ne kadar alacakları vardır. Kızların sayısı bir olursa ne kadar alacakları vardır. Ama kızların sayısı iki olursa ne kadar alacakları yoktur. Hâlbuki yukarda izah edildiği üzere bu sayılar kızların erkeklere oranı olarak sunulmuştur ve kızların oranı olarak iki olmaları en başta söylenmiştir. …………………………………………………………………………………………………………….. 12. ve 176. Ayetlerde zahiren çelişki gibi gözüken ve bu çelişkiyi gidermek için kafadan uydurulan ana bir baba bir kardeşler meselesine gelince ayette olmayanı ayete söyletmek doğru bir yaklaşım değildir. Bize göre 11 ve 12. Ayetler bir paragraf bütünlüğü oluşturduğundan 12. Ayetteki kardeşlerin hisseleri anne ve babanın da mirasçı olması durumuyla ilgili olup 176. Ayette anne yahut baba ya da her ikisi de olmadan sadece kardeşlerin mirasçı olmasıyla ilgilidir. EN DOĞRUSUNU YÜCE RABBİM BİLİR.
Yazıda Ne Var?1 Nisa Suresi 34. Ayet Meali ve Tefsiri Nedir? Elmalılı Hamdi Yazır Nisa Suresi 34. Ayet Tefsiri Sayfamızda Nisa Suresi 34 Ayet Meali ve Tefsiri Nedir, Nisa Suresi 34. Ayet Elmalılı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri, Nisa Suresi 34. Ayet Anlamı, Nisa Suresi 34. Ayet Okunuşu ile ilgili açıklayıcı bilgiler yer almaktadır. İşte Nisa Suresi 34. Ayet Meali ve Tefsiri Nedir sorusuna cevaplarNihat Hatipoğlu Cuma Günü Özel DuasıYKS Duaları, Okunuşları ve AnlamlarıCuma Namazı ile İlgili Bilgiler Nisa Suresi 34. Ayet Meali ve Tefsiri Nedir? Sorusu gündeme gelmiş durumda. İslam, kadına şiddet ile ilişkilendirmeye çalışanlara bir cevap olarak Nisa Suresi 34. Ayet Meali ve Tefsiri Nedir sorusunu İslam alimlerinin yanıtları ile anlamaya çalışalım. Nisa Suresi 34. Ayet’in Türkçe Telaffuzu Erricâlu kavvâmûne alâ annisâ-i bimâ faddalaAllâhu ba’dahum alâ ba’din vebimâ enfekû min emvâlihimc fe-ssâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lilġaybi bimâ hafizaAllâhuc vellâtî teḣâfûne nuşûzehunne fe’izûhunne vehcurûhunne fî-lmedâci’i vadribûhunnes fe-in eta’nekum felâ tebġû aleyhinne sebîlâenk innaAllâhe kâne aliyyen kebîrân Nisa Suresi 34. Ayet Meali ve Tefsiri Nedir? Abdülbaki Gölpınarlı Meali Erkekler, kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları bir çok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir, çünkü onlar, kadınları, mallarıyla geçindirirler, doyururlar; iyi kadınlar da itaatli olurlar ve Allah, onların hakkını nasıl korumuşsa onlar da, kocaları yanlarında olmasa bile, iffetlerini korurlar. Kadınlarınızın serkeşliğinden korkunca onlara öğüt verin, onları yatakta yalnız bırakın, dövün onları. Fakat itaat ettikleri takdirde de aleyhlerine bir sebep araştırmayın, şüphe yok ki Allah çok yüce ve büyüktür. Ali Fikri Yavuz Meali Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve hâkimdirler. Çünkü Allah birini cihad, imamet, miras gibi işlerde diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından kadınlarına harcamaktadırlar. İyi kadınlar, Allah’a itaatkârdırlar ve Allah kendilerini koruduğu cihetle, kocalarının gıyabında ırz ve mallarını muhafaza ederler. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince Önce kendilerine öğüt verin. Sonra uslanmazlarsa, kendilerini yataklarda yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse, Hafifçe döğün. Size itaat ettikleri takdirde kendilerini incitmeye bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür. Diyanet İşleri Meali Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve hâkimdirler. Çünkü Allah birini cihad, imamet, miras gibi işlerde diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından kadınlarına harcamaktadırlar. İyi kadınlar, Allah’a itaatkârdırlar ve Allah kendilerini koruduğu cihetle, kocalarının gıyabında ırz ve mallarını muhafaza ederler. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince Önce kendilerine öğüt verin. Sonra uslanmazlarsa, kendilerini yataklarda yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse, Hafifçe döğün. Size itaat ettikleri takdirde kendilerini incitmeye bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Er olanlar kadınlar üzerinde hâkim dururlar, çünkü bir kerre Allah birini diğerinden üstün yaratmış bir de erler mallarından infak etmektedirler, onun için iyi kadınlar itaatkârdırlar, Allah kenidlerini sakladığı cihetle kendileri de gaybı muhafaza ederler, serkeşliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince evvelâ kendilerine nasıhat edin, sonra yattıkları yerde mehcur bırakın, yine dinlemezlerse döğün, dinledikleri halde incitmeye behane aramayın, çünkü Allah çok yüksek, çok büyük bulunuyor. Elmalılı Hamdi Yazır Nisa Suresi 34. Ayet Tefsiri KAVVAM “kâim”in mübalağası olup den alınmıştır. Bir kadının işine bakan ve korunmasına önem veren ve işlerini idare edene “Kayyimü’l-mer’eti” ve daha kuvvetli olarak “Kavvâmü’l-mer’eti” denilir. Bu deyim, erkeğin kadına hakimiyyetini ve fakat rastgele değil “Milletin efendisi, onlara hizmet edendir,” manası üzere hizmetçilikle karışık bir hakimiyetini ifade eder. Bundan dolayı bir taraftan erkeğin üstünlüğünü anlatırken diğer taraftan da kadının değer ve üstünlüğünü bildirir. Ve bu ayırım içinde eşitlik iddiasını kaldırarak karşılıklı olarak farklı bir eşitlik metoduyla öyle bir birlik sağlar ki, bu durum sultan ile ümmet arasındaki karşılıklı haklara benzeyecek ve bu şekilde aile terbiyesi, toplum terbiyesi ve siyasi terbiyenin bir başlangıcı olacaktır. Bunun için Kadı Beydâvî tefsirinde der ki, “Valiler, halkı idare ettikleri gibi onlar da kadınları öyle idare ederler.” Şimdi bu esas da biri Allah tarafından verilen, diğeri çalışmakla kazanılan iki sebebe bağlanarak buyuruluyor ki Çünkü erkekler ve kadınların bir kısmını diğerine yaratılış açısından üstün kılmıştır. Zamirinin delalet ettiği mana ile bundan erkeklerin kadınlara üstünlüğü ve tercihleri anlaşılmakla beraber ayetin öyle güzel bir açıklaması vardır ki, bu üstünlük ve değeri, “Allah o erkekleri kadınlara üstün kılmıştır.” diye mutlak surette erkeklere tahsis etmemiş, kapalı olarak bazısının diğer bazısına üstünlüğünü ifade etmiştir. Bu ise, erkeğin kadında bulunmayan, yaratılıştan var olan birtakım üstünlüklere sahip olduğu gibi, aynı zamanda kadının da erkekte bulunmayan yaratılıştan var olan bazı üstün vasıflara sahip olduğunu ve bundan dolayı her ikisinin birbirine değişik yönlerden muhtaç olduklarını ve bu şekilde erkekle kadının yaratılıştan farklı ve karşılıklı olarak birbirlerinden üstünlükleri olduğu gibi, her erkeğin ve aynı şekilde her kadının da seviyelerinin bir olmadığını ve bundan dolayı her erkeğin, her kadın ile tek olarak mukayese edilemeyeceğini ve bununla birlikte bütün bunlar toptan karşılaştırılınca kadınların erkeklere ihtiyacının, erkeklerin kadınlara ihtiyacından daha fazla olduğunu ifade eder. Ve açıklandığı üzere esas üstünlük ölçüsü olan kazanma ve mal edinme açısından erkek, faaliyet gösterme yeteneğine sahip; kadın ise itaat duygusu ve kabiliyet yönünden ince ruhlu ve çekici bir yaratılışa sahip olup bunun için erkeklerin kuvveti ile korunmaya ve muhafaza edilmeye daha fazla muhtaçtır. Ve bundan dolayı sonuç olarak genel bir şekilde üstünlük ve faziletin erkek tarafında bulunduğunu, amirlik ve idarecilik yetkisinin, hakkıyla erkek olan erkeklere verilmesi ve kadınların onlara itaat etmesi hem bir hak ve hem de kadınların menfaatlerinin gereği olduğunu pek beliğ özlü bir ifade ile anlatır. Ve işte erkeklerin peygamberlik, imamet imamlık, devlet başkanlığı, valilik, şeair-i İslâm, yani İslâm’ın önemli prensiplerini gerçekleştirmek, kısas cezalarında şahitlik etmek, cihadın kendilerine vacip olması, cumanın vacip olması, ezan, hutbe, itikaf, asabelik mirasın tamamını alan kimse, hata ile ve kasame öldürmelerinde kan bedelini yüklenmesi, ricat boşanmasında bağımsız hareket etmesi gibi birtakım özellikler, haklar ve vazifeler ile üstün olmaları da bu örneklerden bazılarıdır. “Kadınlar üzerine hakimler.” olarak ailede başkanlık hakkına sahip olmalarının bir sebebi, bu yaratılıştan olan üstünlük; biri de erkeklerin mallarından bir kısmını mehir ve nafakaya harcamaları meselesidir. Çalışılarak elde edilen bu sebep de öncekine bağlıdır. Ve kadınların mirastan paylarının yarım olması özellikle bu sebeple ilgilidir. Ve bunda kadınların faydası, mirasta erkeklere eşit olmalarından çok fazladır. Şu hâlde hanımının hakkını vermeyen, kadının malına göz diken ve aile için harcama vazifesini yapmayan ve ailesinin ırz ve namusunu korumayan erkekler erkeklerden sayılmazlar. Şüphesiz ki, bu vazifelerini yapan erkeklerin de kadınlar üzerinde hâkimiyet sahibi olmaları ve onlardan itaat ve bağlılık beklemeleri meşru bir haklarıdır. Bundan dolayı saliha olan kadınlar da Allah’a itaat ederler. Kocalarının huzurunda hazır olarak bekleyip haklarına riâyet ederler. Kocalarının gıyabında can, mal, namus, itibar onur ve aile sırları gibi korunması lazım gelen hususları Allah’ın korumasına dayanarak korurlar. Çünkü Allah bunun korunmasını emretmiştir. Peygamber Efendimiz rivâyet edilmiştir ki “Kadınların hayırlısı o kadındır ki, baktığın zaman seni sevindirir, emredersen itaat eder, gıyabında bulunduğun zaman da seni malında ve nefsinde korur.” buyurmuş ve bu âyeti okumuştur. Bu âyetin de yukarda açıklanan Hz. Ümmü Seleme’nin sözü üzerine indirildiği söylenmiş ise de bunun asıl iniş sebebi şu şekilde rivayet olunur “Ensar’ın ileri gelenlerinden Sâd b. Rebia’ya karşı hanımı Habibe binti Zeyd b. Züheyr ve bir rivâyete göre Habibe binti Muhammed b. Seleme isyan etmiş, o da bir tokat vurmuş, bunun üzerine babası kızını almış, Hz. Peygambere gidip şikayet etmiş. Hz. Peygamber de “Mutlaka ondan kısasını öcünü alırız.” buyurmuştu. Bunun üzerine bu âyet indirildi. Peygamber de “Biz bir şeyi yapmak istedik, Allah’da diğer bir şeyi irade etti ve şüphe yok ki, iyilik Allah’ın irade ettiği şeydedir.” dedi. Bu sebeple salih kadınları açıkladıktan sonra kocalarına karşı gelen kadınlar hakkında buyuruluyor ki Ey hâkim olan ve hanımlarının haklarını veren kocalar! Kafa tutup, itaatsizlik etmelerinden korktuğunuz, korkacak bir belirti hissettiğiniz karılara gelince NÜŞÛZ Aslında lügatte yükseklik ve tümseklik mânâsından alınarak kadının kocasına kafa tutup baş kaldıracak bir durum almasıdır ki, sözde kendisini yüksek sayıp itaatini ortadan kaldırmış olur. Bunu açıklamak için büyük müfessirlerden şu açıklamalar yapılmıştır Kadının nüşûzu kocasına isyan etmesi İbnü Abbas, koku sürünmemesi, kocasını birleşmekten men etmesi, önceleri kocasına yaptığı muameleyi değiştirmesi Ata, kocasından hoşlanmaması Ebu Mensur, kocasının şer’î mesken olarak belirlediği konutta beraber oturmaktan kaçınıp onun istemediği bir yerde oturmasıdır denilir ki, bu manalar az çok birbirlerine yakındırlar. Böyle bir durum karşısında önce bunlara vaaz ve nasihat ediniz. İkinci olarak onların yataklarından ayrılın. Üçüncü olarak onları hafifçe, kusur bırakmayacak bir şekilde biraz dövünüz. Bunun üzerine size itaat ederlerse artık onlara saldırmak için aleyhlerine başka bir yol aramayınız ve meydana gelmiş kusurlarını olmamış gibi sayınız. “Çünkü günahtan tevbe eden günahı olmayan gibidir.” Mutlaka şunu kesinlikle bilmeliyiz ki Allah Teâlâ pek yüksek ve pek büyüktür. Bundan dolayı Allah’tan korkunuz da kadınlara karşı size vermiş olduğu kuvveti kötüye kullanmayınız. Allah’ın size karşı gücü, sizin kadınlara karşı gücünüzden çok fazladır. Ve sizin Allah’a karşı günahlarınız, kadınların size karşı işledikleri suçlarından daha çok ve daha küstahcasına olduğu halde, Allah sizin tevbelerinizi kabul ve günahlarınızı affederken size itaat eden hanımlarınızın meydana gelen kusurlarını nasıl affetmezsiniz ve nasıl olur da onlara saldırmak için bahane arar durursunuz? Diğer bir manası şöyledir Allah zulümden ve haksızlıktan yüce bir ululuk sahibidir. Bundan dolayı onun şanının yüceliği ve ululuğu karşısında zulümden, haksızlıktan, sadakatsizlikten, terbiyesizlikten vazifelerinizi kötüye kullanmaktan son derece sakınmalısınız.
يُوصِيكُمُ اللَّهُ فِي أَوْلَادِكُمْ ۖ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْأُنْثَيَيْنِ ۚ فَإِنْ كُنَّ نِسَاءً فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ ۖ وَإِنْ كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ ۚ وَلِأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِنْ كَانَ لَهُ وَلَدٌ ۚ فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ أَبَوَاهُ فَلِأُمِّهِ الثُّلُثُ ۚ فَإِنْ كَانَ لَهُ إِخْوَةٌ فَلِأُمِّهِ السُّدُسُ ۚ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِي بِهَا أَوْ دَيْنٍ ۗ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَاؤُكُمْ لَا تَدْرُونَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعًا ۚ فَرِيضَةً مِنَ اللَّهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا Yusıykümüllahü fı evladiküm lizzekeri mislü hazzıl ünseyeyn fe in künne nisaen fevkasneteyni fe lehünne sülüsa ma terakv ve in kanet vahıdeten fe lene nısf ve li ebeveyhi li külli vahıdüm minhümes südüsü mimma terake in kane lehu veled fe il lem yekül lehu veledüv ve verisehu ebevahü fe li ümmihis sülüs fe in kane lehu ıhvetün fe li ümmihis südüs mim ba’di vesıyyetiy yusıy biha ev deyn abaüküm ve ebnaüküm la tedrune eyyühüm akrabü leküm nef’a ferıdatem minellah innellahe kane alımen hakıma Kelime Okunuşu Anlamı Kökü يُوصِيكُمُ yūSīkumu size tavsiye eder أَوْلَادِكُمْ evlādikum çocuklarınızın alacağı miras لِلذَّكَرِ liƶƶekeri erkeğe الْأُنْثَيَيْنِ l-unṧeyeyni iki kadının اثْنَتَيْنِ ṧneteyni ikiden فَلَهُنَّ felehunne onlarındır ثُلُثَا ṧuluṧā üçte ikisi وَإِنْ ve in ve eğer çocuk وَاحِدَةً vāHideten yalnız bir kadın النِّصْفُ n-niSfu mirasın yarısı وَلِأَبَوَيْهِ veliebeveyhi ana babasından السُّدُسُ s-sudusu altıda bir hissesi تَرَكَ terake bıraktığı mirasta وَوَرِثَهُ ve veriṧehu ve ona varis oluyorsa أَبَوَاهُ ebevāhu ana babası فَلِأُمِّهِ feliummihi anasına düşer الثُّلُثُ ṧ-ṧuluṧu üçte bir إِخْوَةٌ iḣvetun kardeşleri فَلِأُمِّهِ feliummihi anasının payı السُّدُسُ s-sudusu altıda birdir بَعْدِ beǎ’di bu hükümler sonradır وَصِيَّةٍ veSiyyetin vasiyyetten ابَاؤُكُمْ ābā`ukum babalarınız وَأَبْنَاؤُكُمْ ve ebnā`ukum ve oğullarınızdan تَدْرُونَ tedrūne bilmezsiniz أَيُّهُمْ eyyuhum hangisinin أَقْرَبُ eḳrabu daha yakın olduğunu نَفْعًا nef’ǎn fayda bakımından فَرِيضَةً ferīDeten bunlar koyulmuş haklardır حَكِيمًا Hakīmen hikmet sahibidir Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Allah, evlâdınız hakkında size şunu tavsiye eder Erkeğin payı, iki kızın payı kadardır. Kızlar, ikiden fazlaysa terekenin üçte ikisi onlarındır, kız bir taneyse yarısı onun. Bir çocuğu varsa anayla babanın her birine, terekenin altıda biri kalır. Çocuğu yok da anasıyla babası mîrasçı olursa üçte biri ananındır. Kardeşleri varsa bıraktığı maldan, vasiyeti yerine getirildikten ve borcu ödendikten sonra kalanın altıda biri anaya aittir. Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi, size daha faydalıdır, bilemezsiniz. Bu, Allah’tan farzdır. Şüphe yok ki Allah her şeyi bilir, hikmet sahibidir. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan Erkek, iki kadının hissesine eşit bir miktar alacaktır, kadın mirascılar ikiden fazla iseler, onlara ana babanın geride bıraktıklarının üçte ikisi verilecektir. Kadın sadece bir tane ise, onun yarısını alacaktır. Ölenin anne ve babasına gelince, geride çocuk bırakması durumunda her birinin altıda bir hissesi vardır. Ama hiç çocuk bırakmamışsa ve anne babası da mirascısı ise, annesi üçte birini alacaktır, geri kalan ise babanın olacaktır. Eğer ölenin erkek ve kız kardeşleri varsa, o zaman annesine altıda bir verilecektir. Bütün bu paylaştırmalar, ölenin yaptığı vasiyyet ve borçların ödenip yerine getirilmesinden sonra olacaktır. Anababalarınıza ve çocuklarınıza gelince hangisinin sizin bırakacağınız fayda ve imkanlara daha layık olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından kararlaştırılmış paylardır. Şüphesiz Allah herşeyi bilen, yaptığını yerli yerince yapandır. Adem Uğur Adem Uğur Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli miras vermenizi emreder. Çocuklar ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir düşer. Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir düşer. Bütün bu paylar ölenin yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır paylardır. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi Allâh, evlatlarınız hakkında size şöyle vasiyet ediyor Erkeğin payı, iki kadının payı kadardır... Eğer çocuklar ikiden fazla kadın iseler, o takdirde onlar için miras bırakan ne terk etti ise, onun üçte ikisidir; eğer mirasçı bir tek kadın ise, mirasın yarısı onundur... Eğer miras bırakanın ana-babası yanı sıra çocuğu varsa, ana-babanın her birine mirasın altıda biri verilir; şayet hiç çocuğu yok, sadece ana-babası kendisine vâris olmuşsa, bu takdirde anasına mirasın üçte biri düşer babasına da kalan üçte ikisi... Eğer miras bırakanın kardeşleri varsa, anasının miras payı, yaptığı vasiyetten ve borcundan sonra kalanın altıda biridir... Babalarınız ve oğullarınız var... Mirasınıza hangileri daha lâyıktır, siz bilemezsiniz. İşte bu yüzden bunlar Allâh’tan bir farîza... Muhakkak ki Allâh Aliym’dir, Hakiym’dir. Ahmet Varol Ahmet Varol Allah size çocuklarınız hakkında, bir erkeğe iki kızın payını vermenizi tavsiye etmektedir. Eğer ikiden fazla kız iseler ölenin geriye bıraktığı malın üçte ikisi onlarındır. Eğer sadece bir kızsa mirasın yarısı onundur. Eğer ölenin geride çocuğu varsa bıraktığı mirastan anne ve babanın her birine altıda bir pay verilir. Çocuğu yoksa ve anne babası ona mirasçı oluyorsa o zaman annenin payı üçte birdir. Eğer kardeşleri varsa anneye verilecek pay altıda birdir. Bu paylaştırma ölenin yaptığı vasiyetin yerine getirilmesinden yahut borcunun ödenmesinden sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduklarını bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından farz olarak konulan hükümlerdir. Allah ilim sahibidir, hakimdir. Ali Bulaç Ali Bulaç Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise ölünün geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın veya kız bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. Ölenin Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir’dir. Ancak bu hükümler, ölenin Ettiği vasiyet veya varsa borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar Allah’tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz Allah, evlâdınızın mirastaki durumu hakkında size şöyle emrediyor Çocuklardan erkeğe, iki dişi payı kadar vardır. Eğer çocukların hepsi dişi olmak üzere ikiden fazla iseler onlara ölünün terk ettiği malın terikenin üçte ikisi ve eğer dişi tek ise onda yarısı var. Ölünün ana-babası için, eğer çocuğu varsa, her birine terikesinden altıda bir, fakat çocuğu yoksa ve ölüye yalnız ana ve babası varis oluyorsa, anasına üçte bir vardır. Geriye kalan, babanın hakkıdır. Eğer ölenin kardeşleri varsa annesinin hissesi altıda birdir. Bu hükümler, ölünün borcu ödenip, yaptığı vasiyyeti yerine getirildikten sonradır. Babalarınız ve oğullarınız, bilmezsiniz ki, dünya ve ahiret için hangisi size fayda bakımından daha yakındır. Bu hisseler, Allah’dan birer farîzedir. Allah veresenin derecelerini hakkıyla bilici ve onların hisselerini takdirde emir ve hükmedicidir. Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı Allah size, çocuklarınızın alacağı miras hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. Kız çocuklar ikiden fazla iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk tek bir kız ise mirasın yarısı onundur. Ölenin bir erkek çocuğu varsa, geriye bıraktığı malından anne babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da anne babası ona vâris oluyorsa, annesine üçte bir düşer. Eğer ölenin bir kız kardeşi varsa, annesinin payı altıda birdir. Bu hükümler, ölenin yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar Allah`ın koyduğu haklardır. Şüphesiz Allah bilendir; hikmet sahibidir. Bekir Sadak Bekir Sadak Allah cocuklariniz hakkinda, erkege iki disinin hissesi kadar tavsiye eder. Eger kadinlar ikinin ustunde ise, birakilanin ucte ikisi onlarindir; sayet bir ise yarisi onundur. Ana babadan her birine, olenin cocugu varsa yaptigi vasiyetten veya borcundan arta kalanin altida biri, cocugu yoksa, anasi babasi ona varis olur, anasina ucte bir duser. Kardesleri varsa, altida biri annesinindir; babalariniz ve ogullarinizdan menfaatce hangisinin size daha yakin oldugunu siz bilmezsiniz. Bunlar Allah tarafindan tesbit edilmistir. Dogrusu Allah bilendir, Hakim olandir. Celal Yıldırım Celal Yıldırım Allah, çocuklarınız hakkında mîras konusunda şunu tavsiye eder, ilâhî hükümlerini bildirir Erkeğe, iki dişi payı vardır. Dişiler ikiden fazla ise, erkek kardeşleri de yoksa terekenin üçte ikisini alırlar. Dişi bir tane ise, yine erkek kardeşi de yoksa terekenin yarısı onundur. Eğer ölenin çocuğu varsa, ana-baba-dan her birine altıda bir hisse verilir. Ölenin çocuğu yoksa, ana-babası da kendine mîrasçı bulunuyorsa, anasına üçte bir, geriye kalanı babasına verilir. Ölenin kardeşleri varsa, anası altıda bir alır. Bütün bunlar, ölenin yaptığı vasiyyeti ve üzerindeki borcu yerine getirildikten sonradır. Babalarınızdan ve çocuklarınızdan hangisinin fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Belirlenen paylar Allah’tan bir farizadır. Allah bilendir ve yegâne hikmet sahibidir. Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Allah, miras konusunda çocuklarınız hakkında erkeğe, kadının/kızın hissesinin iki misli miras vermenizi emreder. Eğer geride kalan çocuklar iki ya da ikiden fazla kız iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer bir tek kız/kadın ise mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da yalnız ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. Bu hüküm, ölenin yaptığı vasiyetin yerine getirilmesinden ve borçların ödenmesinden sonra kalan mal içindir. Anne ve baba yahut evlâtlarınızdan hangisinden size fayda geleceğini siz bilemezsiniz. Bu şekildeki hisse dağıtımı size Allah tarafından farz kılınmıştır. Allah ise her şeyi bilen, her şeyi hikmetle yapandır. Diyanet İşleri Diyanet İşleri Allah, size, çocuklarınızın alacağı miras hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. Çocuklar sadece ikiden fazla kız iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da yalnız ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. Bu paylaştırma, ölenin yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli miras vermenizi emreder. Çocuklar ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir düşer. Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir düşer. Bütün bu paylar ölenin yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır paylardır. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. Edip Yüksel Edip Yüksel ALLAH size çocuklarınız hakkında öğütte bulunuyor. Erkek, kadının iki katı pay alır. Mirasçılar sadece kadın olup iki kişiden fazla iseler kalıtın üçte ikisi onlarındır. Çocuk sadece bir kadınsa kalıtın yarısı onundur. Ölen kişi ardında çocuk bırakmışsa, ana ve babasının her birisine altıda bir düşer. Çocuğu yok da kendisine sadece ana ve babası varis oluyorsa bu durumda annesine üçte bir pay düşer. Kardeşi varsa bu durumda annesine altıda bir düşer. Tüm bu paylaşma oranları, ölenin yaptığı vasiyetten ve borçların ödenmesinden sonra gelir. Analarınız, babalarınız ve çocuklarınızdan hangisinin size daha yararlı olduğunu bilemezsiniz. Bu ALLAH’ın yasasıdır. ALLAH Bilendir, Bilgedir. Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı kadar, eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır. Eğer ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana babanın her birine ölenin terekesinden altıda bir; şâyet ölenin çocuğu yok da, mirasçı olarak ana ve babası kalmışsa, ananın payı üçte birdir. Eğer ölenin kardeşleri varsa terekenin altıda biri ananındır. Bu paylar, ölenin borçları ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir. Baba ve çocuklardan, hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu, siz bilmezsiniz. Bütün bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah alîmdir, hakîmdir. Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Çocuklarınızın mirastaki durumu hakkında Allah size şöyle ferman buyuruyor Erkeğe iki dişinin hissesi kadardır. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise bırakılan malların üçte ikisi onlarındır. Şayet tek ise yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana ve babadan her birine bırakılan malın altıda biri. Çocuğu olmayıp da ona ana ve babası mirasçı olduysa üçte biri anasınındır. Kardeşleri varsa o vakit altıda biri anasınındır. Bu hükümler, ölenin borcu ödenip, yaptığı vasiyetler yerine getirildikten sonradır. Siz, babalarınızdan ve oğullarınızdan hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar, Allah’tan birer farizadır. Doğrusu Allah; hakkıyla bilen ve Hakim olandır. Gültekin Onan Gültekin Onan Çocuklarınız konusunda Tanrı, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise ölünün geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın veya kız bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. Ölenin Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne-ve-babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne-ve-baba ona mirasçı ise, bu durumdan annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda birdir. Ancak bu hükümler, ölenin Ettiği vasiyet veya varsa borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar Tanrı’dan bir farzdır. Şüphesiz Tanrı, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Harun Yıldırım Harun Yıldırım Allah size çocuklarınız hakkında vasiyet ediyor Erkekler için iki kadın payı vardır. Kadınlar ikiden fazla ise bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Tek ise, o zaman yarısı onundur. Onun çocuğu varsa ana babanın her birine bıraktığının altıda biri vardır. Çocuğu olmayıp ona baba ile ana varis olduysa üçte biri anasınındır; kardeşleri de varsa altıda biri anasınındır. Vasiyet edenin vasiyetinden veya borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınız, bilemezsiniz ki hangisi sizin için menfaatçe daha yakındır. Farzlar Allah tarafındandır. Muhakkak ki Allah Alîm ve Hakim olandır. Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Allah size miras hükümlerini şöylece tavsiye ve emr eder Evlâdlarınız hakkında ki hüküm erkeğe, iki dişinin payı mıkdarıdır. Fakat onlar o evlâdlar ikiden fazla kadınlar ise ölünün bırakdığının terikenin üçde ikisi onlarındır. Dişi evlâd bir tek ise o zaman bunun yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa ana ve babadan her birine terikenin altıda biri verilir. Çocuğu olmayıp da ona ana ve babası mirasçı olduysa üçde biri anasınındır. Erkek, dişi kardeşleri varsa o vakit altıda biri anasınındır. Fakat bütün bu hükümler ölenin edeceği vasıyyet in tenfîzin den veya borç unun ödenmesin den sonradır. Siz babalarınızdan ve oğullarınızdan hangisinin, fâide cihetinden, size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bu hükümler ve hisseler Allahdan birer ferîzadır. Şübhesiz ki Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir. Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat Allah size çocuklarınız hakkında, erkeğe iki kadın payı kadar mîras vermeniziemreder! Artık çocuklar ikiden fazla kız iseler, o hâlde ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Ama o vâris bir tek kız ise, bu durumda mîrâsın yarısı onundur. Bununla berâber ölenin çocuğu varsa, ana-babası için, o ikisinden her birine, bıraktığı mîrâsından altıda bir düşer. Fakat çocuğu yok da sâdece ana-babası ona vâris olursa, artık annesine üçte bir düşer kalan babasınındır. Fakat kardeşleri varsa, o takdirde ettiği vasiyetten veya borçtan sonra annesine altıda bir ve oğullarınız; bilmezsiniz ki, onların hangisi fayda bakımından size daha yakındır.Bütün bunlar Allah`dan birer farîzadır. Muhakkak ki Allah, Alîm hakkıyla bilendir, Hakîmher işi hikmetli olandır. İbn-i Kesir İbn-i Kesir Çocuklarınızın mirastaki durumu hakkında Allah, size şöyle emir buyuruyor Erkeğe iki dişinin hissesi kadardır. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise; bırakılan malların üçte ikisi onlarındır. Şayet kız tek ise, yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa; ana ve babadan herbirine bırakılan malın altıda biri; çocuğu olmayıp da ona ana ve babası mirasçı olduysa; üçte biri, anasınındır. Kardeşleri varsa; o vakit, altıda bir anasınındır. Bu hükümler ölenin borcu ödenip yaptığı vassiyetler yerine getirildikten sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Allah’tan bir fariza olarak. Doğrusu Allah; Alim, Hakim olandır. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz Allah miras taksiminde evlatlarınızdan bir erkeğe, iki kızın payının verilmesini tavsiye ediyor. Eğer mirasçı kadınlar ikinin üzerinde üç, dört, beş… iseler, bırakılan mirasın üçte ikisi onlarındır. Eğer mirasçı kadın tek ise, yarısı onundur. Miras bırakanın bir çocuğu varsa, ana babasının bırakılan mirasdan, her birine altıda bir pay vardır. Eğer miras bırakanın çocuğu yoksa ve ana babası mirasçısı ise, annenin payı üçte birdir. Eğer bir kız kardeşi varsa, borçlarından ve vasiyetinden sonra, kalandan annenin payı altıda birdir. Babalarınız ve oğullarınızın size fayda bakımından hangisinin daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar sizin için Allah’ın farz kıldıklarıdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilen ve hükmünü ona göre verendir. İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Allah size, çocuklarınızın mirası hakkında şöyle tavsiye ediyor. Erkeğe, kadının payının iki katı, fakat, eğer kadınlar ikiden fazla iseler, o zaman terekenin mirasın üçte ikisi onlarındır ve eğer o kadın bir tek ise, o zaman yarısı onundur. Eğer ölenin çocuğu varsa, onun anne ve babasının herbiri için, bıraktığı mirasın altıda biri pay onun çocuğu yoksa ve yalnız ana-baba mirasçı oluyorsa, o taktirde, üçte biri annesinindir geriye kalan babanındır. Fakat eğer ölenin kardeşi de varsa, o zaman , altıda biri borcu ödenip ve de vasiyeti yerine getirildikten sonradır. Babalarınızdan ve oğullarınızdan hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Belirlenen bu paylar Allah’tan bir farzdır. Muhakkak ki Allah, Alîm’dir, Hakîm’dir. Kadri Çelik Kadri Çelik Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır. Eğer bir ise yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa ana babadan her birine altıda biri; çocuğu yoksa ve anası babası ona varis olursa, anasına üçte bir düşer. Ölenin kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir. Bütün bunlar ölenin yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan menfaatçe hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz. Bunlar Allah tarafından bir görev olarak belirlenmiştir. Doğrusu Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibi olandır. Muhammed Esed Muhammed Esed Çocuklarınızın varisliği konusunda Allah size şunu emreder Erkek, iki kadının hissesine eşit bir miktar alacaktır; ama ikiden fazla kadın varsa, onlara, ebeveynlerinin geride bıraktıklarının üçte ikisi verilecektir; sadece bir tane varsa, onun yarısını alacaktır. Ölenin anne-babasına gelince, geride bir çocuk bırakması durumunda, her biri terekenin altıda birini alacaktır; ama hiç çocuk bırakmamışsa ve anne-babası onun tek mirasçısı ise, annesi üçte birini alacaktır; eğer ölenin erkek ve kız kardeşleri varsa, o zaman annesine, yapmış olduğu herhangi bir vasiyeti veya ödemek zorunda olduğu borcu düşüldükten sonra terekenin altıda biri verilecektir. Anne-babalarınıza ve çocuklarınıza gelince, hangisinin sizin bırakacağınız fayda ve imkanlara daha layık olduğunu bilemezsiniz. İşte bu nedenledir Allah’tan gelen emirler... Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir. Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu Allah size çocuklarınız hakkında, bir erkeğe iki kızın payını vermenizi tavsiye etmektedir. [2] Eğer ikiden fazla kız iseler ölenin geriye bıraktığı malın üçte ikisi onlarındır. [3] Eğer sadece bir kızsa mirasın yarısı onundur. Eğer ölenin geride çocuğu varsa bıraktığı mirastan anne ve babanın her birine altıda bir pay verilir. Çocuğu yoksa ve anne babası ona mirasçı oluyorsa o zaman annenin payı üçte birdir. Eğer kardeşleri varsa anneye verilecek pay altıda birdir. Bu paylaştırma ölenin yaptığı vasiyetin yerine getirilmesinden yahut borcunun ödenmesinden sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduklarını bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından farz olarak konulan hükümlerdir. Allah ilim sahibidir, hakimdir. Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Allah Teâlâ size evladınız hakkında erkek için, iki dişi hissesi ferman buyuruyor. Eğer dişi olan evlat, ikiden ziyâde ise onlara terekenin üçte ikisi aittir. Ve eğer bir tek kız ise ona da terekenin yarısı verilir ve babasıyla anasından herbiri için de, ölünün çocuğu var ise terekesinde altıda biri vardır. Ve eğer çocuğu yok ve kendisine yalnız babasıyla anası var ise anası için üçte biri aittir. Ve eğer ölünün kardeşleri de var ise, anasına altıda biri verilir. Bu hisselerin böyle verilmesi, ölünün vaktiyle yapmış olduğu vasiyetinden ve borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınız bilmezsiniz ki hangileri sizin için menfaatçe daha yakındır. Bütün bunlar Allah Teâlâ tarafından birer farîzedir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ herhalde alîmdir, hakîmdir. Ömer Öngüt Ömer Öngüt Çocuklarınızın mirastaki durumu hakkında Allah size şöyle emrediyor Erkeğe iki kadın payı kadar pay vardır. Eğer çocukların hepsi kadın olup ikiden çok iseler, mirasın üçte ikisi onlarındır, şayet tek ise yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, anababasından her birine terikeden altıda bir, eğer çocuğu yok da anababası ona vâris oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Kalan da babasının hakkıdır. Eğer ölenin kardeşleri varsa, o vakit altıda biri anasınındır. Bu hükümler, ölenin borcu ödenip, yaptığı vasiyetler yerine getirildikten sonradır. Babalarınızdan ve oğullarınızdan menfaatça hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilemezsiniz. Bu sehimler Allah tarafından tesbit edilip size farz kılınmıştır. Şüphesiz ki, Allah hakkıyla bilici, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir. Sadık Türkmen Sadık Türkmen Allah size çocuklarınızın alacağı miras hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını tavsiye eder. Çocuklar sadece ikiden fazla kız iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da yalnız ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. EĞER kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. Bu paylaştırma, ölenin yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah; bilen ve doğru hüküm/karar verendir. Seyyid Kutub Seyyid Kutub Erkeğe iki dişinin hissesi kadardır. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise bırakılan malların üçte ikisi onlarındır. Şayet tek ise yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana ve babadan her birine bırakılan malın altıda biri. Çocuğu olmayıp da ona ana ve babası mirasçı olduysa üçte biri anasınındır. Kardeşleri varsa o vakit altıda biri anasınındır. Bu hükümler, ölenin borcu ödenip, yaptığı vasiyetler yerine getirildikten sonradır. Siz, babalarınızdan ve oğullarınızdan hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar, Allah’tan birer farizadır. Doğrusu Allah; hakkıyla bilen ve Hakim olandır. Suat Yıldırım Suat Yıldırım Miras konusunda, Allah çocuklarınız hakkında şöyle emreder Erkeğin hakkı, kadının hissesinin iki mislidir. Şayet kadınların sayısı ikiden fazla ise onlar terikenin üçte ikisini alırlar. Eğer kız evlat tek ise terikenin yarısını alır. Anne babaya gelince, ölenin çocuğu varsa, onun terikesinden her birine altıda bir hisse vardır. Eğer çocuğu yoksa ve kendisine ana babası vâris oluyorsa annesine üçte bir hisse vardır. Şayet ölenin kardeşleri varsa, ölenin yaptığı vasiyetin ifasından ve borcunun ödenmesinden sonra annenin hissesi altıda birdir. Anne babanız ile evlatlarınızdan hangisinin size daha faydalı olacağını siz bilemezsiniz. Bunlar Allah’ın koyduğu farzlardır. Allah muhakkak ki alîm ve hakîmdir her şeyi hakkıyla bilir, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir. Süleyman Ateş Süleyman Ateş Allâh size, çocuklarınızın alacağı mirâs hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. Çocuklar ikiden fazla kadın iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk yalnız bir kadınsa mirâsın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, bıraktığı mirâsta ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı altıda birdir. Bu hükümler, ölenin Yapacağı vasiyyetten, ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar, Allâh’ın koyduğu haklardır. Şüphesiz Allâh bilendir, hikmet sâhibidir. Şaban Piriş Şaban Piriş Allah, çocuklarınız hakkında, bir erkeğe iki kadının payı kadar tavsiye eder. Eğer kadınlar ikiden çok olursa, onlara mirasın üçte ikisi şayet bir tek kız ise, o zaman yarısı onundur. Ana babaya gelince; ölenin çocuğu varsa her birine altıda bir; çocuğu yok da mirasçısı ana ve babası ise üçte biri anasınındır. Kardeşleri de varsa, altıda biri anasınındır. Bütün bu hükümler ölünün vasiyetinin yerine getirilmesinden ve borcunun ödenmesinden sonradır. Babalarınızın ve oğullarınızın hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar, Allah tarafından belirlenmiş birer farzdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmetle yapandır. Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise ölünün geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın veya kız bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. Ölenin Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman da annesi için altıda bir’dir. Ancak bu hükümler, ölenin Ettiği vasiyet veya varsa borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar Allah’tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah’tan bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce Allah thus directs you as regards your Children´s Inheritance to the male, a portion equal to that of two females if only daughters, two or more, their share is two-thirds of the inheritance; if only one, her share is a half. For parents, a sixth share of the inheritance to each, if the deceased left children; if no children, and the parents are the only heirs, the mother has a third; if the deceased Left brothers or sisters the mother has a sixth. The distribution in all cases ´s after the payment of legacies and debts. Ye know not whether your parents or your children are nearest to you in benefit. These are settled portions ordained by Allah; and Allah is All-knowing, Al-wise.
Kuran-ı Kerim 4. suresi olan Nisan Suresi, Medine’de nazil olmuştur. 176 ayettir. Nisa Suresi Diyanet Türkçe Meali ve Fazileti hakkında bilgiler. Kolay okunabilir Türkçe transkript ve Arapça-Türkçe Latin harfli okunuşu ve anlamıNisa suresinin anlamı nedir, nisa’ ne demek? Nisa suresinin konusu nedir, neden bahsetmektedir? Nisa suresini okumanın faziletleri nelerdir? Nisa Suresi neden indirilmiştir? Nisa Suresinin özellikleri nelerdir? Nisa Suresi ne zaman ve niçin okunur? İşte Nisa suresi okumanın fazilet ve faydaları…Nisa SuresiNisa Suresi, Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı Suresi 176 Ayetten oluşmaktadır. Kuran-ı Kerim’in dördüncü suresidir. Nisa Suresi 4. Cüzde yer alır. Nisa kelimesinin anlamı Kadınlar demektir. Medine’de nazil olmuştur. 15937 harften oluşmaktadır. Kuran-ı Kerim’de iniş sırasına göre 92. BilgiNisa Suresi; Kuran-ı Kerim’in 4. sûresidir. 176 ayetten oluşur. Kuran’daki sıralamada dördüncü, iniş sırasına göre doksan ikinci sûredir. Mümtehine sûresinden sonra, Zil âl’den önce nazil olmuştur. Genel kabule göre Medine’de nisa sözcüğü “kadınlar” anlamını taşır. Birinci ayette bu sözcük geçtiğinden sûre bu adla şöyledir “Ey insanlar, sizi bir tek candan yaratan ve ondan eşini var eden, ikisinden pek çok erkek ve kadın türeten Allahı’nıza karşı saygısızlıktan kaçının.”Bu sûre İslâm hukukunu oluşturması bakımından önemlidir. Özellikle aile hukukunu içeren tüm hükümler bu sûrede yer alır. Eşler arasındaki bağın bozulması ve tamiri hakkında bilgiler ve tavsiyeler bulunur.“Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” – Nisa Suresi 144. AyetNisa suresi, Uhud savaşının ardından başlayarak hicri 8. seneye kadar uzanan bir zaman zarfında bölüm bölüm nâzil olmuştur. Savaşta, şehitlerin miraslarının varislerine dağıtılması ve yetimlerin haklarının korunması ve benzer konularda düzenlemelerde bulunan surenin başından 28 ayetine kadar olan bölümün bu dönemde nazil olduğu tahmin âile, kadın ve kadın hakları, Kadın-erkek ilişkisi ve aile hayatı, müşrikler ve ehl-i kitâbın sapık inançları, mîrâs hükümleri ve savaş yüzünden babalarını kaybeden yetimlerle dulların hukûku hakkında konular işlenmektedir. Nisa Suresinin Fazileti ve SırlarıKur’ân-ı kerîmin dördüncü sûresi olan Nisa suresiAkrabalar ve eşler arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldırmak ve aile içinde dirlik, düzen ve muhabbet için kim Nisa suresini okursa, mirasına varis olan kimselere sadaka vermiş kadar olur; köle bir kişiyi satın alıp hürriyetine kavuşturmuş, azat etmiş gibi sevap yazılır; Allah’ü Teala onu şirkten uzak ibni Mesud Radıyallahü Anh rivayetine göre; “Her kim Nisa suresindeki şu iki ayeti 64 ve 110. ayeti kerimeleri okur sonra Allah’tan af dilerse elbette affedilir.”Yeni gelin olan bir kızın gittiği yerde sevilmesi ve itibar görmesi için şu reçete uygulanır “Nisa Suresinin 174-175. Ayeti kerimleri, zağferan ve gülsuyundan oluşan karışımla bir kabın içine yazılır, içine su konduktan sonra bu sudan gelinin içmesi sağlanır.”04- Nisa Suresi Diyanet Türkçe Meali BismillahirrahmanirrahimNİSÂ-1 Yâ eyyuhen nâsuttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisâenisâen, vettekûllâhellezî tesâelûne bihî, vel erhâmerhâme innellâhe kâne aleykum rakîbârakîbenNisa 1. Ayet Meali Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın meydana getirip yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir Ve âtûl yetâmâ emvâlehum ve lâ tetebeddelûl habîse bit tayyîbtayyîbi, ve lâ te’kulû emvâlehum ilâ emvâlikum innehu kâne hûben kebîrâkebîranNisa 2. Ayet Meali Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla helâli haramla değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir Ve in hıftum ellâ tuksitû fîl yetâmâ fenkihû mâ tâbe lekum minen nisâi mesnâ ve sulâse ve rubâ'rubâa, fe in hıftum ellâ ta’dilû fe vâhideten ev mâ meleket eymânukum, zâlike ednâ ellâ teûlûNisa 3. Ayet Meali Eğer, velisi olduğunuz yetim kızlar ile evlenip onlar hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, onları değil, size helâl olan başka kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın.[105] Eğer o kadınlar arasında da adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz cariyeler ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha Ve âtûn nisâe sadukâtihinne nıhlehnıhleten, fe in tıbne lekum an şey’in minhu nefsen fe kulûhu henîen merîâmerîanNisa 4. Ayet Meali Kadınlara mehirlerini bir görev olarak gönül hoşluğuyla verin. Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle Ve lâ tu’tûs sufehâe emvâlekumulletî cealellâhu lekum kıyâmen verzukûhum fîhâ veksûhum ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâma’rûfenNisa 5. Ayet Meali Allah’ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz Vebtelûl yetâmâ hattâ izâ belegun nikâhnikâha, fe in ânestum minhum ruşden fedfeû ileyhim emvâlehum ve lâ te’kulûhâ isrâfen ve bidâren en yekberû ve men kâne ganiyyen felyesta’fif, ve men kâne fakîran felye’kul bil ma’rûfma’rûfi, fe izâ defa’tum ileyhim emvâlehum fe eşhidû aleyhim, ve kefâ billâhi hasîbâhasîbenNisa 6. Ayet Meali Yetimleri deneyin. Evlenme çağına buluğa erdiklerinde, eğer reşid olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler ve mallarını geri alacaklar diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. Velilerden kim zengin ise yetim malından yemeğe tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde hizmetinin karşılığı kadar yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah Lir ricâli nasîbun mimmâ terekel vâlidâni vel akrabûne, ve lin nisâi nasîbun mimmâ terekel vâlidâni vel akrabûne mimmâ kalle minhu ev kesurkesura, nasîben mefrûdâmefrûdanNisa 7. Ayet Meali Ana, baba ve akrabaların miras olarak bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır. Ana, baba ve akrabaların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. Allah, bırakılanın azından da çoğundan da bunları farz kılınmış birer hisse olarak Ve izâ hadaral kısmete ulûl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkînu ferzukûhum minhu ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâma’rûfenNisa 8. Ayet Meali Miras taksiminde kendilerine pay düşmeyen akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve onlara gönüllerini alacak güzel sözler Velyahşellezîne lev terekû min halfihim zurriyeten dıâfen hâfû aleyhim, felyettekûllâhe velyekûlû kavlen sedîdâsedîdanNisa 9. Ayet Meali Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında endişeye kapılanlar, yetimler hakkında da ürperip korksunlar. Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar ve doğru söz İnnellezîne ye’kulûne emvâlel yetâmâ zulmen innemâ ye’kulûne fî butûnihim nârânâran ve seyaslevne seîrâseîranNisa 10. Ayet Meali Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe cehenneme Yûsîkumullâhu fî evlâdikum liz zekeri mislu hazzıl unseyeynunseyeyni, fe in kunne nisâen fevkasneteyni fe le hunne sulusâ mâ terektereke, ve in kânet vâhideten fe lehan nısfnısfu ve li ebeveyhi li kulli vâhidin min humâs sudusu mimmâ tereke in kâne lehu veledveledun, fe in lem yekun lehu veledun ve verisehû ebevâhu fe li ummihis sulussulusu, fe in kâne lehû ıhvetun fe li ummihis sudusu, min ba’di vasiyyetin yûsî bihâ evdeyndeynin, âbâukum ve ebnâukum, lâ tedrûne eyyuhum akrabu lekum nef’ânef’en, ferîdaten minallâhminallâhi innallâhe kâne alîmen hakîmâhakîmenNisa 11. Ayet Meali Allah, size, çocuklarınızın alacağı miras hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. Çocuklar sadece ikiden fazla kız iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da yalnız ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. Bu paylaştırma, ölenin yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet Ve lekum nısfu mâ tereke ezvâcukum in lem yekun lehunne veledveledun, fe in kâne lehunne veledun fe lekumur rubuu mimmâ terekne min ba’di vasıyyetin yûsîne bihâ ev deyndeynin ve le hunner rubuu mimmâ terektum in lem yekun lekum veledveledun fe in kâne lekum veledun fe le hunnes sumunu mimmâ terektum min ba’di vasıyyetin tûsûne bihâ ev deyndeynin ve in kâne raculun yûresu kelâleten ev imraetun ve lehû ahun ev uhtun fe li kulli vâhidin min humâs sudussudusu, fe in kânû eksere min zâlike fe hum şurekâu fîs sulusi min ba’di vasiyyetin yûsâ bihâ ev deynin gayre mudârrmudârrin, vasıyyeten minallâhminallâhi vallâhu alîmun halîmhalîmunNisa 12. Ayet Meali Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Bu paylaştırma, ölen karılarınızın yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Yine bu paylaştırma yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer kardeşler birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. Bu paylaştırma varislere zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. Bütün bunlar Allah’ın emridir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir hemen cezalandırmaz, mühlet verir.NİSÂ-13 Tilke hudûdullâhhudûdullâhi ve men yutııllâhe ve resûlehu yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ve zâlikel fevzul azîmazîmuNisa 13. Ayet Meali İşte bu hükümler Allah’ın koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük başarıdır. NİSÂ-14 Ve men ya’sıllâhe ve resûlehu ve yeteadde hudûdehu yudhılhu nâren hâliden fîhâ ve lehu azâbun muhînmuhînunNisa 14. Ayet Meali Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve O’nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedî kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap Vellâtî ye’tînel fâhişete min nisâikum festeşhidû aleyhinne erbaaten minkum, fe in şehidû fe emsikûhunne fîl buyûti hattâ yeteveffâhunnel mevtu ev yec’alallâhu lehunne sebîlâsebîlenNisa 15. Ayet Meali Kadınlarınızdan fuhuş zina yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye veya Allah onlar hakkında bir yol açıncaya kadar kendilerini evlerde tutun dışarı çıkarmayın.NİSÂ-16 Vellezâni ye’tiyânihâ minkum fe âzûhumâ, fe in tâbâ ve aslehâ fe a’rıdû anhumâ innallâhe kâne tevvâben rahîmârahîmenNisa 16. Ayet Meali Sizlerden fuhuş zina yapanların her ikisini de incitip kınayın. Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa, onları incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet İnnemet tevbetu alallâhi lillezîne ya’melûnes sûe bi cehâletin summe yetûbûne min karîbin fe ulâike yetûbullâhu aleyhim ve kânallâhu alîmen hakîmâhakîmenNisa 17. Ayet Meali Allah katında makbul tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah, bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet Ve leysetit tevbetu lillezîne ya’melûnes seyyiâtseyyiâti, hattâ izâ hadara ehade humul mevtu kâle innî tubtul’âne ve lellezîne yemûtûne ve hum kuffârkuffârun, ulâike a’tednâ lehum azâben elîmâelîmenNisa 18. Ayet Meali Yoksa makbul tövbe, kötülükleri günahları yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, “İşte ben şimdi tövbe ettim” diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ yahıllu lekum en terisûn nisâe kerhâkerhen ve lâ ta’dulûhunne li tezhebû bi ba’dı mâ âteytumûhunne illâ en ye’tîne bi fâhışetin mubeyyinehmubeyyinetin, ve âşirûhunne bil ma’rûfma’rûfi, fe in kerihtumûhunne fe asâ en tekrehû şey’en ve yec’alallâhu fîhi hayren kesîrâkesîrenNisa 19. Ayet Meali Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl değildir. Açık bir hayâsızlık yapmış olmaları dışında, kendilerine verdiklerinizin bir kısmını onlardan geri almak için onları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış Ve in eradtumustibdâle zevcin mekâne zevcin, ve âteytum ihdâhunne kıntâren fe lâ te’huzû minhu şey’âşey’en, e te’huzûnehu buhtânen ve ismen mubînâmubînenNisa 20. Ayet Meali Eğer bir eşin yerine başka bir eş almak isterseniz, öbürüne mehir olarak yüklerle mal vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek ve açık günaha girerek mi verdiğinizi geri alacaksınız?NİSÂ-21 Ve keyfe te’huzûnehu ve kad efdâ ba’dukum ilâ ba’dın ve ehazne minkum mîsâkan galîzâgalîzanNisa 21. Ayet Meali Hem, siz eşlerinizle birleşmiş ve onlar da sizden sağlam bir söz almış iken, onu nasıl geri alırsınız?NİSÂ-22 Ve lâ tenkihû mâ nekaha âbâukum minen nisâi, illâ mâ kad selefselefe, innehu kâne fâhışeten ve maktâmaktan ve sâe sebîlâsebîlenNisa 22. Ayet Meali Geçmişte olanlar hariç, artık babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin. Çünkü bu bir hayâsızlık, öfke ve nefret gerektiren bir iştir. Bu, ne kötü bir Hurrimet aleykum ummehâtukum ve benâtukum ve ehavâtukum ve ammâtukum ve halâtukum ve benâtul ahi ve benâtul uhti ve ummehâtukumullâtî erdâ’nekum ve ehavâtukum miner radâati ve ummehâtu nisâikum ve rabâibukumullâtî fî hucûrikum min nisâikumullâtî dehaltum bihinnbihinne, fe in lem tekûnû dehaltum bihinne fe lâ cunâha aleykum, ve halâilu ebnâikumullezîne min aslâbikum ve en tecmeû beynel uhteyni illâ mâ kad selefselefe, innallâhe kâne gafûran rahîmârahîmenNisa 23. Ayet Meali Size şunlarla evlenmek haram kılındı Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız, -eğer anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur- öz oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi nikâh altında bir araya getirmeniz. Ancak geçenler önceden yapılan bu tür evlilikler Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet Vel muhsanâtu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum, kitâbellâhi aleykum, ve uhille lekum mâ verâe zâlikum en tebtegû bi emvâlikum muhsinîne gayre musâfihînmusâfihîne, fe mestemta’tum bihî minhunne fe âtûhunne ucûrehunne ferîdahferîdaten ve lâ cunâha aleykum fîmâ terâdaytum bihî min ba’dil ferîdahferîdati innallâhe kâne alîmen hakîmâhakîmenNisa 24. Ayet Meali Savaş esiri olarak sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar da size haram kılındı. Bunlar üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla mehirlerini verip istemeniz size helâl kılındı. Onlardan nikâhlanıp faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti fe min mâ meleket eymânukum min feteyâtikumul mu’minâtmu’minâti vallâhu a’lemu bi îmânikum ba’dukum min ba’dba’dın, fenkihûhunne bi izni ehlihinne ve âtûhunne ucûrehunne bil ma’rûfi muhsanâtin gayre musâfihâtin ve lâ muttehızâti ehdânehdânin, fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alel muhsanâti minel azâbazâbi, zâlike li men haşiyel anete minkum ve en tasbirû hayrun lekum vallâhu gafûrun rahîmrahîmunNisa 25. Ayet Meali Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan cariyelerinizden alsın. Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları hâlinde, sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu cariye ile evlenme izni, içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet Yurîdullâhu li yubeyyine lekum ve yehdîyekum sunenellezîne min kablikum ve yetûbe aleykum vallâhu alîmun hakîmhakîmunNisa 26. Ayet Meali Allah, size hükümlerini açıklamak, size, sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tövbelerinizi kabul etmek istiyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet Vallâhu yurîdu en yetûbe aleykum ve yurîdullezîne yettebiûneş şehevâti en temîlû meylen azîmâazîmenNisa 27. Ayet Meali Allah, sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi Yurîdullâhu en yuhaffife ankum, ve hulikal insânu daîfâdaîfenNisa 28. Ayet Meali Allah, sizden yükümlülükleri hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ te’kulû emvâlekum beynekum bil bâtılı, illâ en tekûne ticâreten an terâdın minkum, ve lâ taktulû enfusekum, innallâhe kâne bikum rahîmârahîmenNisa 29. Ayet Meali Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok Ve men yef’al zâlike udvânen ve zulmen fe sevfe nuslîhi nâranâren ve kâne zâlike alallâhi yesîrâyesîranNisa 30. Ayet Meali Kim haddi aşarak ve zulmederek bunu yaparsa, onu cehennem ateşine atacağız. Bu, Allah’a pek İn tectenibû kebâira mâ tunhevne anhu nukeffir ankum seyyiâtikum ve nudhılkum mudhalen kerîmâkerîmenNisa 31. Ayet Meali Eğer size yasaklanan günahların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere Ve lâ tetemennev mâ faddalallâhû bihî ba’dakum alâ ba’dba’dın, lir ricâli nasîbun mimmektesebû ve lin nisâi nasîbun mimmektesebn mimmektesebne, ves’elûllâhe min fadlihfadlihî innallâhe kâne bi kulli şey’in alîmâalîmenNisa 32. Ayet Meali Allah’ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri haset ederek arzu edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan, O’nun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla Ve li kullin cealnâ mevâliye mimmâ terekel vâlidâni vel akrabûnakrabûne vellezîne akadet eymânukum fe âtûhum nasîbehum innallâhe kâne alâ kulli şey’in şehîdâşehîdenNisa 33. Ayet Meali Erkek ve kadından her biri için ana-babanın ve akrabanın bıraktıklarından pay alan varisler kıldık. Yeminlerinizin bağladığı ahitleştiğiniz kimselere de kendi hisselerini Allah her şeye Er ricâlu kavvâmûne alen nisâi bi mâ faddalallâhu ba’dahum alâ ba’dın ve bi mâ enfekû min emvâlihim fes sâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lil gaybi bi mâ hafizallâhhafizallâhu vellâtî tehâfûne nuşûzehunne fe ızûhunne vehcurûhunnvehcurûhunne fîl medâcıı vadrıbûhunne fe in ata’nekum fe lâ tebgû aleyhinne sebîlâsebîlen innallâhe kâne aliyyen kebîrâkebîrenNisa 34. Ayet Meali Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta ve ailenin geçimini sağlamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın kendilerini koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. Evlilik yükümlülüklerini reddederek başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız onları hafifçe dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok Ve in hıftum şıkâka beynihimâ feb’asû hakemen min ehlihî ve hakemen min ehlihâ, in yurîdâ ıslâhan yuveffikıllâhu beynehumâ innallâhe kâne alîmen habîrâhabîrenNisa 35. Ayet Meali Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf arayı düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hakkıyla Va’budûllâhe ve lâ tuşrikû bihî şeyen ve bil vâlideyni ihsânen ve bizil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vel câri zil kurbâ vel câril cunubi ves sâhıbi bil cenbi vebnis sebîli ve mâ meleket eymânukum, innallâhe lâ yuhıbbu men kâne muhtâlen fehûrâfehûrenNisa 36. Ayet Meali Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri Ellezîne yebhalûne ve ye’murûnen nâse bil buhli ve yektumûne mâ âtâhumullâhu min fadlıhfadlıhî ve a’tednâ lil kâfirîne azâben muhînâmuhînenNisa 37. Ayet Meali Bunlar cimrilik eden, insanlara da cimriliği emreden ve Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimeti gizleyen kimselerdir. Biz de o nankörlere alçaltıcı bir azap Vellezîne yunfıkûne emvâlehum riâen nâsi ve lâ yu’minûne billâhi ve lâ bil yevmil âhirâhiri ve men yekuniş şeytânu lehu karînen fesâe karînâkarînenNisa 38. Ayet Meali Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe de inanmayan kimselerdir. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü Ve mâzâ aleyhim lev âmenû billâhi vel yevmil âhıri ve enfekû mimmâ razakahumullâhrazakahumullâhu ve kânellâhu bihim alîmâalîmenNisa 39. Ayet Meali Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman etselerdi ve Allah’ın verdiği rızıktan gösterişsiz olarak harcasalardı, kendilerine ne zarar gelirdi? Allah, onları en iyi İnnellâhe lâ yazlimu miskâle zerrehzerretin ve in teku haseneten yudâıfhâ ve yu’ti min ledunhu ecren azîmâazîmenNisa 40. Ayet Meali Şüphesiz Allah hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez. Yapılan çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükâfat Fe keyfe izâ ci’nâ min kulli ummetin bi şehîdin ve ci’nâ bike alâ hâulâi şehîdâşehîdenNisa 41. Ayet Meali Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak!.NİSÂ-42 Yevme izin yeveddullezîne keferû ve asavur resûle lev tusevvâ bihimul ardardu ve lâ yektumûnallâhe hadîsâhadîsenNisa 42. Ayet Meali O kıyamet günü, Allah’ı inkâr edip Peygamber’e isyan edenler, yer yarılıp içine girmiş olmayı isterler ve Allah’tan hiçbir söz Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ takrabûs salâte ve entum sukârâ hattâ ta’lemû mâ tekûlûne ve lâ cunuben illâ âbirî sebîlin hattâ tagtesilû ve in kuntum merdâ ev alâ seferin ev câe ehadun minkum minel gâiti ev lâmestumun nisâe fe lem tecidû mâen fe teyemmemû saîden tayyiben femsehû bi vucûhikum ve eydîkum innallâhe kâne afuvven gafûrâgafûranNisa 43. Ayet Meali Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, niyet ederek onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah, çok affedicidir, çok E lem tere ilellezîne ûtû nasîben minel kitâbi yeşterûned dalâlete ve yurîdûne en tedıllus sebîlsebîleNisa 44. Ayet Meali Kendilerine Kitap’tan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan sapmanızı Vallâhu a’lemu bi a’dâikum ve kefâ billâhi veliyyen, ve kefâ billâhi nasîrânasîranNisa 45. Ayet Meali Allah, sizin düşmanlarınızı çok daha iyi bilir. Allah, dost olarak yeter. Allah, yardımcı olarak da Minellezîne hâdû yuharrifûnel kelime an mevâdııhî ve yekûlûne semi’nâ ve asaynâ vesme’ gayra musmeın ve râınâ leyyen bi elsinetihim ve ta’nan fîd dîndîni ve lev ennehum kâlû semi’nâ ve ata’nârnâ le kâne hayran lehum ve akvemkveme ve lâkin leanehumullâhu bi kufrihim fe lâ yu’minûne illâ kalîlâkalîlenNisa 46. Ayet Meali Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırıp tahrif ederek onları anlamlarından uzaklaştırırlar. Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak “İşittik, karşı geldik”, “İşit, işitmez olası!” “Râ’inâ” derler. Hâlbuki onlar, “İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize bak” deselerdi, bu kendileri için daha hayırlı olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman Yâ eyyuhellezîne ûtûl kitâbe âminû bi mâ nezzelnâ musaddikan li mâ meakum min kabli en natmise vucûhen fe neruddehâ alâ edbârihâ ev nel’anehum kemâ leannâ ashâbes sebtsebti ve kâne emrullâhi mef’ûlâmef’ûlenNisa 47. Ayet Meali Ey kendilerine kitap verilenler! Birtakım yüzleri silip de tersine çevirmeden, yahut cumartesi halkını lânetlediğimiz gibi onları lânetlemeden, yanınızda bulunanı Tevrat’ı doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba Kur’an’a iman edin. Allah’ın emri mutlaka yerine İnnallâhe lâ yagfiru en yuşreke bihî ve yagfiru mâ dûne zâlike li men yeşâu ve men yuşrik billâhi fe kadifterâ ismen azîmâazîmenNisa 48. Ayet Meali Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan günahları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş E lem tere ilellezîne yuzekkûne enfusehum belillâhu yuzekkî men yeşâu ve lâ yuzlemûne fetîlâfetîlenNisa 49. Ayet Meali Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Hayır! Allah, dilediğini temize çıkarır ve kendilerine kıl kadar Unzur keyfe yefterûne alâllâhil kezibkezibe ve kefâ bihî ismen mubînâmubînenNisa 50. Ayet Meali Bak, Allah’a karşı nasıl yalan uyduruyorlar. Apaçık bir günah olarak bu E lem tere ilellezîne ûtû nasîben minel kitâbi yu’minûne bil cibti vet tâgûti ve yekûlûne lillezîne keferû hâulâi ehdâ minellezîne âmenû sebîlâsebîlenNisa 51. Ayet Meali Kendilerine Kitap’tan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar “cibt”e ve “tâğût”a inanıyorlar. İnkâr edenler için de, “Bunlar, iman edenlerden daha doğru yoldadır” Ulâikellezîne leanehumullâhleanehumullâhu ve men yel’anillâhu fe len tecide lehu nasîrânasîranNisa 52. Ayet Meali Onlar, Allah’ın lânet ettiği kimselerdir. Allah, kime lânet ederse, artık ona asla bir yardımcı Em lehum nasîbun minel mulki fe izen lâ yu’tûnen nâse nekîrânekîrenNisa 53. Ayet Meali Yoksa onların hükümranlıkta bir payı mı var? Öyle olsa, insanlara bir zerre bile Em yahsudûnen nâse alâ mâ âtâhumullâhu min fadlıhfadlıhî, fe kad âteynâ âle ibrâhîmel kitâbe vel hikmete ve âteynâhum mulken azîmâazîmenNisa 54. Ayet Meali Yoksa, insanları; Allah’ın lütfundan kendilerine verdiği şey dolayısıyla kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmet vermişizdir. Onlara büyük bir hükümranlık da vermiştik. NİSÂ-55 Fe minhum men âmene bihî ve minhum men sadde anhanhu ve kefâ bi cehenneme saîrâsaîranNisa 55. Ayet Meali Böylece onlardan kimi ona iman etti, kimi de sırt çevirdi. O iman etmeyenlere çılgın ateş olarak cehennem İnnellezîne keferû bi âyâtinâ sevfe nuslîhim nâranâran, kullemâ nadicet culûduhum beddelnâhum culûden gayrehâ li yezûkûl azâbazâbe innallâhe kâne azîzen hakîmâhakîmenNisa 56. Ayet Meali Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti senudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâebeden, lehum fîhâ ezvâcun mutahharatun ve nudhıluhum zıllen zalîlâzalîlenNisa 57. Ayet Meali İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adladli, innallâhe niımmâ yeızukum bihbihî, innallâhe kâne semîan basîrâbasîranNisa 58. Ayet Meali Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla Yâ eyyuhellezîne âmenû atîûllâhe ve atîûr resûle ve ulil emri minkum fe in tenâza’tum fî şey’in fe ruddûhu ilallâhi ver resûli in kuntum tu’minûne billâhi vel yevmil âhirâhiri, zâlike hayrun ve ahsenu te’vîlâte’vîlenNisa 59. Ayet Meali Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre idarecilere de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha lem tere ilellezîne yez’umûne ennehum âmenû bimâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablike yurîdûne en yetehâkemû ilat tâgûti ve kad umirû en yekfurû bihbihî ve yurîduş şeytânu en yudıllehum dalâlen baîdâbaîdenNisa 60. Ayet Meali Ey Muhammed! Sana indirilen Kur’an’a ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tâğût’u tanımamaları kendilerine emrolunduğu hâlde, onun önünde muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan da onları derin bir sapıklığa düşürmek Ve izâ kîle lehum teâlev ilâ mâ enzelallâhu ve iler resûli raeytel munâfıkîne yesuddûne anke sudûdâsudûdenNisa 61. Ayet Meali Münafıklara, “Allah’ın indirdiğine Kur’an’a ve Peygambere gelin” dendiği zaman, onların senden büsbütün uzaklaştıklarını Ve keyfe izâ esâbethum musîbetun bimâ kaddemet eydîhim summe câûke yahlıfûne billâhi in eradnâ illâ ihsânen ve tevfîkâtevfîkanNisa 62. Ayet Meali Kendi işledikleri yüzünden başlarına bir musibet geldiği, sonra da “Biz iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir şey istememiştik” diye Allah’a yemin ederek sana geldikleri zaman hâlleri nasıl olur?NİSÂ-63 Ulâikellezîne ya’lemullâhu mâ fî kulûbihim fe a’rıd anhum vaızhum ve kul lehum fî enfusihim kavlen belîgâbelîganNisa 63. Ayet Meali Onlar, Allah’ın kalplerindekini bildiği kimselerdir. Öyleyse onlara aldırma. Onlara öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında etkili ve güzel söz Ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâhiznillâhi, ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfere lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmârahîmenNisa 64. Ayet Meali Biz her peygamberi sırf, Allah’ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli Fe lâ ve rabbike lâ yu’minûne hattâ yuhakkimûke fîmâ şecere beynehum summe lâ yecidû fî enfusihim harecen mimmâ kadayte ve yusellimû teslîmâteslîmenNisa 65. Ayet Meali Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş Ve lev ennâ ketebnâ aleyhim enıktulû enfusekum evihrucû min diyârikum mâ fealûhu illâ kalîlun minhum ve lev ennehum fealû mâ yûazûne bihî le kâne hayran lehum ve eşedde tesbîtâtesbîtenNisa 66. Ayet Meali Eğer biz onlara, “Hayatlarınızı feda edin veya yurtlarınızdan çıkın” diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç, bunu yapmazlardı. Eğer kendilerine verilen öğütleri tutsalardı, elbette haklarında hem daha hayırlı, hem de imanlarını daha çok pekiştirici olurdu. NİSÂ-67 Ve izen le âteynâhum min ledunnâ ecren azîmâazîmenNisa 67. Ayet Meali O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat Ve le hedeynâhum sırâten mustekîmâmustekîmenNisa 68. Ayet Meali Onları elbette doğru yola Ve men yutiıllâhe ver resûle fe ulâike meallezîne en’amellâhu aleyhim minen nebiyyîne ves sıddîkîne veş şuhedâi ves sâlihînsâlihîne, ve hasune ulâike refîkârefîkanNisa 69. Ayet Meali Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel Zâlikel fadlu minallâhminallâhi ve kefâ billâhi alîmâalîmenNisa 70. Ayet Meali Bu lütuf Allah’tandır. Hakkıyla bilen olarak Allah Yâ eyyuhellezîne âmenû huzû hızrakum fenfirû subâtin evinfirû cemîâcemîanNisa 71. Ayet Meali Ey iman edenler! Düşmana karşı tedbirinizi alıp, küçük birlikler hâlinde, yahut topluca savaşa Ve inne minkum le men le yubattiennyubattienne, fe in esâbetkum musîbetun kâle kad en’amallâhu aleyye iz lem ekun meahum şehîdâşehîdenNisa 72. Ayet Meali Şüphesiz, aranızda öyle kimseler var ki, onların her biri savaşa gitme konusunda hakikaten pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, “Allah, bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım” der. NİSÂ-73 Ve lein esâbekum fadlun minallâhi le yekûlenne ke en lem tekun beynekum ve beynehu meveddetun yâ leytenî kuntu meahum fe efûze fevzen azîmâazîmenNisa 73. Ayet Meali Eğer Allah’tan size bir lütuf zafer erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya ganimete ulaşsaydım.”NİSÂ-74 Fel yukâtil fî sebîlillâhillezîne yeşrûnel hayâted dunyâ bil âhirehâhireti ve men yukâtil fî sebîlillâhi fe yuktel ev yaglib fe sevfe nu’tîhi ecren azîmâazîmenNisa 74. Ayet Meali O hâlde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat Ve mâ lekum lâ tukâtilûne fî sebîlillâhi vel mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildânillezîne yekûlûne rabbenâ ahricnâ min hâzihil karyetiz zâlimi ehluhâ, vec’al lenâ min ledunke veliyyâveliyyen, vec’al lenâ min ledunke nasîrânasîranNisa 75. Ayet Meali Size ne oluyor da, Allah yolunda ve, “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?NİSÂ-76 Ellezîne âmenû yukâtilûne fî sebîlillâhsebîlillâhi vellezîne keferû yukâtilûne fî sebîlit tâgûti fe kâtilû evliyâeş şeytânşeytâni, inne keydeş şeytâni kâne daîfâdaîfenNisa 76. Ayet Meali İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tâğût yolunda savaşırlar. O hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi E lem tere ilellezîne kîle lehum kuffû eydiyekum, ve ekîmus salâte ve âtûz zekâhzekâte, fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu izâ ferîkun minhum yahşevnen nâse ke haşyetillâhi ev eşedde haşyehhaşyeten, ve kâlû rabbenâ lime ketebte aleynel kıtâlkıtâle, lev lâ ahhartenâ ilâ ecelin karîbkarîbin, kul metâud dunyâ kalîlkalîlun vel âhıretu hayrun li menittekâ ve lâ tuzlemûne fetîlâfetîlenNisa 77. Ayet Meali Daha önce kendilerine, “savaşmaktan ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!” derler. De ki “Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez.”NİSÂ-78 Eyne mâ tekûnû yudrikkumul mevtu ve lev kuntum fî burûcin muşeyyedehmuşeyyedetin, ve in tusıbhum hasenetun yekûlû hâzihî min indillâhindillâhi, ve in tusıbhum seyyietun yekûlû hâzihî min ındikındike, kul kullun min ındillâhındillâhi, fe mâli hâulâil kavmi lâ yekâdûne yefkahûne hadîsâhadîsenNisa 78. Ayet Meali Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, “Bu, Allah’tandır” derler. Onlara bir kötülük gelirse, “Bu, senin yüzündendir” derler. Ey Muhammed! De ki “Hepsi Allah’tandır.” Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!NİSÂ-79 Mâ esâbeke min hasenetin fe minallâhminallâhi, ve mâ esâbeke min seyyietin fe min nefsiknefsike, ve erselnâke lin nâsi resûlâresûlen, ve kefâ billâhi şehîdâşehîdenNisa 79. Ayet Meali Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. Ey Muhammed! Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah Men yutiır resûle fe kad atâallâhatâallâhe, ve men tevellâ fe mâ erselnâke aleyhim hafîzâhafîzenNisa 80. Ayet Meali Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, bilsin ki biz seni onlara bekçi Ve yekûlûne tâatun fe izâ berezû min indike beyyete tâifetun minhum gayrellezî tekûltekûlu vallâhu yektubu mâ yubeyyitûnyubeyyitûne, fe a’rıd anhum ve tevekkel alâllâhalallâhi ve kefâ billâhi vekîlâvekîlenNisa 81. Ayet Meali Sana “baş üstüne” derler. Fakat senin yanından çıktıklarında, içlerinden birtakımı, geceleyin; senin gündüz söylediklerinin aksini kurarlar. Allah, onların geceleyin kurduklarını yazmaktadır. Sen onlara aldırma. Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah E fe lâ yetedebberûnel kur’ânkur’âne ve lev kâne min indi gayrillâhi le vecedû fîhihtilâfen kesîrâkesîranNisa 82. Ayet Meali Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki Ve izâ câehum emrun minel emni evil havfi ezâû bihbihî ve lev reddûhu iler resûli ve ilâ ulil emri minhum le alimehullezîne yestenbitûnehu minhum ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu letteba’tumuş şeytâne illâ kalîlâkalîlenNisa 83. Ayet Meali Kendilerine güvenlik barış veya korku savaş ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Hâlbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç hüküm çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana Fe kâtil fî sebîlillâhsebîlillâhi, lâ tukellefu illâ nefseke ve harrıdıl mu’minînmu’minîne, asallâhu en yekuffe be’sellezîne keferû valâhu eşeddu be’sen ve eşeddu tenkîlâtenkîlenNisa 84. Ayet Meali Ey Muhammed! Artık Allah yolunda savaş! Sen ancak kendinden sorumlusun! Mü’minleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah inkâr edenlerin gücünü kırar. Allah’ın gücü daha üstündür, cezası daha Men yeşfa’ şefâaten haseneten yekun lehû nasîbun minhâ ve men yeşfa’ şefâaten seyyieten yekun lehu kiflun minhminhâ ve kânallâhu alâ kulli şey’in mukîtâmukîtenNisa 85. Ayet Meali Kim güzel bir işte aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir işte aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah’ın her şeye gücü Ve izâ huyyîtum bi tehıyyetin fe hayyû bi ahsene minhâ ev ruddûhâ innallâhe kâne alâ kulli şey’in hasîbâhasîbenNisa 86. Ayet Meali Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi Allâhu lâ ilâhe illâ huve le yecmeannekum ilâ yevmil kıyâmeti lâ raybe fîhfîhi ve men asdeku minallâhi hadîsâhadîsenNisa 87. Ayet Meali Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Andolsun, sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Kimdir sözü Allah’ınkinden daha doğru olan?NİSÂ-88 Fe mâ lekum fil munâfikîne fieteyni vallâhu erkesehum bi mâ kesebû e turîdûne en tehdû men edallallâhedallallâhu, ve men yudlilillâhu fe len tecide lehu sebîlâsebîlenNisa 88. Ayet Meali Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allah, onları yaptıkları işlerden dolayı baş aşağı ederek eski konumlarına küfre döndürmüştür. Allah’ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için asla bir çıkış yolu Veddû lev tekfurûne kemâ keferû fe tekûnûne sevâen fe lâ tettehızû minhum evliyâe hattâ yuhâcirû fî sebîlillâhsebîlillâhi, fe in tevellev fe huzûhum vaktulûhum haysu vecedtumûhum, ve lâ tettehızû minhum veliyyen ve lâ nasîrânasîranNisa 89. Ayet Meali Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse, onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir İllellezîne yasılûne ilâ kavmin beynekum ve beynehum mîsâkun ev câûkum hasıret sudûruhum en yukâtilûkum ev yukâtilû kavmehum ve lev şâellâhu le selletahum aleykum fe le kâtelûkum, fe inı’tezelûkum fe lem yukâtilûkum ve elkav ileykumus seleme, fe mâ cealallâhu lekum aleyhim sebîlâsebîlenNisa 90. Ayet Meali Ancak sizinle aralarında anlaşma olan bir topluma sığınmış bulunanlar, yahut ne sizinle ne de kendi kavimleriyle savaşmayı içlerine sığdıramayıp tarafsız olarak size gelenler başka. Eğer Allah dileseydi, onları size musallat kılardı da sizinle savaşırlardı. Eğer onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol yetki Setecidûne âharîne yurîdûne en ye’menûkum ve ye’menû kavmehum kullemâ ruddû ilel fitneti urkisû fîhâ, fe in lem ya’tezilûkum ve yulkû ileykumus seleme ve yekuffû eydiyehum fe huzûhum vaktulûhum haysu sekıftumûhum ve ulâikum cealnâ lekum aleyhim sultânen mubînâmubînenNisa 91. Ayet Meali Diğer birtakım kimselerin de hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak istediklerini göreceksin. Bunlar küfre her döndürüldüklerinde ona atılırlar. Eğer bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini savaştan çekmezlerse, onları yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün. İşte bunlara karşı size apaçık bir yetki Ve mâ kâne li mu’minin en yaktule mu’minen illâ hataâhataen, ve men katele mu’minen hataen fe tahrîru rakabetin mu’minetin ve diyetun musellemetun ilâ ehlihî illâ en yessaddakû, fe in kâne min kavmin aduvvin lekum ve huve mu’minun fe tahrîru rakabetin mu’minehmu’minetin, ve in kâne min kavmin beynekum ve beynehum mîsâkun fe diyetun musellemetun ilâ ehlihî ve tahrîru rakabetin mu’minehmu’minetin, fe men lem yecid fe sıyâmu şehreyni mutetâbiayni tevbeten minallâhminallâhi, ve kânallâhu alîmen hakîmâhakîmenNisa 92. Ayet Meali Bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka. Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, bir mü’min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir. Öldürülen kimse mü’min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü’min bir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve mü’min bir köle azad etmek gerekir. Bunlara imkân bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay ard arda oruç tutması gerekir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet Ve men yaktul mu’minen muteammiden fe cezâuhu cehennemu hâliden fîhâ ve gadıballâhu aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azâben azîmâazîmenNisa 93. Ayet Meali Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ darabtum fî sebîlillâhi fe tebeyyenû ve lâ tekûlû li men elkâ ileykumus selâme leste mu’minâmu’minen tebtegûne aradal hayâtid dunyâ fe indallâhi megânimu kesîrehkesîretun, kezâlike kuntum min kablu fe mennellâhu aleykum fe tebeyyenû innallâhe kâne bimâ ta’melûne habîrâhabîranNisa 94. Ayet Meali Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, gerekli araştırmayı yapın. Size selâm veren kimseye, dünya hayatının geçici menfaatine ganimete göz dikerek, “Sen mü’min değilsin” demeyin. Allah katında pek çok ganimetler vardır. Daha önce siz de öyle idiniz de Allah size lütufta bulundu müslüman oldunuz. Onun için iyice araştırın. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla Lâ yestevîl kâıdûne minel mu’minîne gayru ulîd darari vel mucâhidûne fî sebîlillâhi bi emvâlihim ve enfusihim, faddalallâhul mucâhidîne bi emvâlihim ve enfusihim alel kâidîne derecehdereceten ve kullen vaadallâhul husnâ ve faddalallâhul mucâhidîne alel kâıdîne ecren azîmâazîmen.Derecâtin minhu ve mağfireten ve rahmehrahmeten ve kânallâhu gafûran rahîmârahîmenNisa 95-96. Ayet Meali Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın cihattan geri kalıp oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah mü’minlerin hepsine de en güzel olanı cenneti va’detmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükâfat ile kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet İnnellezîne teveffâhumul melâiketu zâlimî enfusihim kâlû fîme kuntum kâlû kunnâ mustad’afîne fîl ardardı, kâlû e lem tekun ardullâhi vâsiaten fe tuhâcirû fîhâ fe ulâike me’vâhum cehennemcehennemu ve sâet masîrâmasîranNisa 97. Ayet Meali Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler “Ne durumdaydınız? Niçin hicret etmediniz?” Onlar da, “Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik” derler. Melekler, “Allah’ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!” derler. İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış İllel mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildâni lâ yestatîûne hîleten ve lâ yehtedûne sebîlâsebîlenNisa 98. Ayet Meali Ancak gerçekten zayıf ve güçsüz olan, çaresiz kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar Fe ulâike asâllâhu en ya’fuve anhum ve kânallâhu afuvven gafûrâgafûrenNisa 99. Ayet Meali Umulur ki, Allah bu kimseleri affeder. Çünkü Allah çok affedicidir, çok Ve men yuhâcir fî sebîlillâhi yecid fîl ardı murâgamen kesîren veseahveseaten, ve men yahruc min beytihî muhâciren ilâllâhi ve resûlihî summe yudrikhul mevtu fe kad vakaa ecruhu alâllâhalâllâhi, ve kânallâhu gafûran rahîmârahîmenNisa 100. Ayet Meali Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah’a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükâfatı Allah’a düşer. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet Ve izâ darabtum fîl ardı fe leyse aleykum cunâhun en taksurû mines salâti, in hıftum en yeftinekumullezîne keferû, innel kâfirîne kânû lekum aduvven mubînâmubînenNisa 101. Ayet Meali Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık Ve izâ kunte fîhim fe ekamte lehumus salâte fel tekum tâifetun minhum meake vel ye’huzû eslihatehum fe izâ secedû fel yekûnû min verâikum, vel te’ti tâifetun uhrâ lem yusallû fel yusallû meake vel ye’huzû hızrahum ve eslihatehum veddellezîne keferû lev tagfulûne an eslihatikum ve emtiatikum fe yemîlûne aleykum meyleten vâhıdehvâhıdeten ve lâ cunâha aleykum in kâne bikum ezen min matarin ev kuntum mardâ en tedaû eslihatekum, ve huzû hızrakum innallâhe eadde lil kâfirîne azâben muhînâmuhînenNisa 102. Ayet Meali Ey Muhammed! Cephede sen de onların mü’minlerin arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında bir rekât kıldıklarında arkanıza düşman karşısına geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar. İnkâr edenler arzu ederler ki, silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, inkârcılara alçaltıcı bir azap Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma’nentum fe ekîmus salâtsalâte, innes salâte kânet alel mu’minîne kitâben mevkûtâmevkûtenNisa 103. Ayet Meali Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz Ve lâ tehinû fîbtigâil kavmkavmi in tekûnû te’lemûne fe innehum ye’lemûne kemâ te’lemûnte’lemûne ve tercûne minallâhi mâ lâ yercûnyercûne ve kânallâhu alîmen hakîmâhakîmenNisa 104. Ayet Meali Düşman topluluğunu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı duyuyorlar. Üstelik siz Allah’tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet İnnâ enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı li tahkume beynen nâsi bimâ erâkallâherâkallâhu, ve lâ tekun lil hâinîne hasîmâhasîmenNisa 105. Ayet Meali Ey Muhammed! Biz sana Kitab’ı Kur’an’ı hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu Vestagfirillâhvestagfirillâhe, innallâhe kâne gafûran rahîmârahîmenNisa 106. Ayet Meali Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. NİSÂ-107 Ve lâ tucâdil anillezîne yahtânûne enfusehum innallâhe lâ yuhıbbu men kâne havvânen esîmâesîmenNisa 107. Ayet Meali Kendilerine hainlik edenleri savunma. Zira Allah, hiçbir haini, hiçbir günahkârı Yestahfûne minen nâsi ve lâ yestahfûne minallâhi ve huve meahum iz yubeyyitûne mâ lâ yerdâ minel kavlkavli ve kânallâhu bi mâ ya’melûne muhîtâmuhîtanNisa 108. Ayet Meali Bunlar, insanlardan gizlenmeye çalışırlar da Allah’tan gizlenmezler. Hâlbuki Allah, geceleyin, razı olmayacağı sözleri kurarlarken onlarla beraberdir. Allah, onların yaptıklarını ilmiyle Hâ entum hâulâi câdeltum anhum fîl hayâtid dunyâ fe men yucâdilullâhe anhum yevmel kıyâmeti em men yekûnu aleyhim vekîlâvekîlenNisa 109. Ayet Meali İşte siz öyle kimselersiniz ki, diyelim dünya hayatında onları savundunuz. Ya kıyamet günü onları Allah’a karşı kim savunacak, yahut kim onlara vekil olacak?NİSÂ-110 Ve men ya’mel sûen ev yazlim nefsehu summe yestagfirillâhe yecidillâhe gafûran rahîmârahîmenNisa 110. Ayet Meali Kim bir kötülük yapar, yahut kendine zulmeder, sonra da Allah’tan bağışlama dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici Ve men yeksib ismen fe innemâ yeksibuhu alâ nefsihnefsihî ve kânallâhu alîmen hakîmâhakîmenNisa 111. Ayet Meali Kim bir günah kazanırsa, onu ancak kendi aleyhine kazanmış olur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet Ve men yeksib hatîeten ev ismen summe yermi bihî berîen fe kadihtemele buhtânen ve ismen mubînâmubînenNisa 112. Ayet Meali Kim bir hata işler veya bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş Ve lev lâ fadlullâhi aleyke ve rahmetuhu le hemmet tâifetun minhum en yudıllûkyudıllûke ve mâ yudıllûne illâ enfusehum ve mâ yadurrûneke min şey'şey’in ve enzelallâhu aleykel kitâbe vel hikmete ve allemeke mâ lem tekun ta’lemta’lemu ve kâne fadlullâhi aleyke azîmâazîmenNisa 113. Ayet Meali Ey Muhammed! Eğer Allah’ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya çalışırdı. Hâlbuki onlar, ancak kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana kitabı Kur’an’ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah’ın sana lütfu çok Lâ hayra fî kesîrin min necvâhum illâ men emere bi sadakatin ev ma’rûfin ev ıslâhın beynen nâsnâsi ve men yef’al zâlikebtigâe merdâtillâhi fe sevfe nu’tîhi ecren azîmâazîmenNisa 114. Ayet Meali Bir sadaka vermeyi, yahut iyilik yapmayı, yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah’ın rızasını kazanmak için yaparsa, biz ona büyük bir mükâfat Ve men yuşâkıkır resûle min ba’di mâ tebeyyene lehul hudâ ve yettebi’ gayre sebîlil mu’minîne nuvellıhî mâ tevellâ ve nuslihî cehennemcehenneme ve sâet masîrâmasîranNisa 115. Ayet Meali Kim, kendisine hidayet doğru yol besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış İnnallâhe lâ yagfiru en yuşreke bihî ve yagfiru mâdûne zâlike li men yeşâu ve men yuşrik billâhi fe kad dalle dalâlen baîdâbaîdanNisa 116. Ayet Meali Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa İn yed’ûne min dûnihî illâ inâsâinâsen, ve in yed’ûne illâ şeytânen merîdâmerîdenNisa 117. Ayet Meali Onlar, Allah’ı bırakıp ancak dişilere aslında azgın bir şeytana Leanehullâhleanehullâhu, ve kâle le ettehizenne min ibâdike nasîben mefrûdâmefrûdanNisa 118. Ayet Meali Allah, o şeytana lânet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” Ve le udillennehum ve le umenniyennehum ve le âmurennehum fe le yubettikunne âzânel en’âmi, ve le âmurennehum fe le yugayyirunne halkallâhhalkallâhi, ve men yettehıziş şeytâne veliyyen min dûnillâhi fe kad hasire husrânen mubînâmubînenNisa 119. Ayet Meali “Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de putlara adak için hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana Yeıduhum, ve yumennîhim, ve mâ yeıduhumuş şeytânu illâ gurûrâgurûrenNisa 120. Ayet Meali Şeytan onlara birçok vaadde bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaadde Ulâike me’vâhum cehennemu ve lâ yecidûne anhâ mahîsâmahîsanNisa 121. Ayet Meali İşte onların barınağı cehennemdir. Ondan bir kaçış yolu bulamazlar. NİSÂ-122 Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti se nudhiluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâebeden, va’dallâhi hakkâhakkan, ve men asdaku minallâhi kîlâkîlenNisa 122. Ayet Meali İman edip salih ameller işleyenleri de ebedî olarak kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah, gerçek bir vaadde bulunmuştur. Kimdir sözü Allah’ınkinden daha doğru olan? NİSÂ-123 Leyse bi emâniyyikum ve lâ emâniyyi ehlil kitâbkitâbi, men ya’mel sûen yucze bihî, ve lâ yecid lehu min dûnillâhi veliyyen ve lâ nasîrânasîranNisa 123. Ayet Meali İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir. Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır. O, kendisine Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı Ve men ya’mel mines sâlihâti min zekerin ev unsâ ve huve mu’minun fe ulâike yedhulûnel cennete ve lâ yuzlemûne nakîrânakîrenNisa 124. Ayet Meali Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâhanîfen, vettehazallâhu ibrâhîme halîlâhalîlenNisa 125. Ayet Meali Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir? Allah, İbrahim’i dost Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardardı ve kânellâhu bi kulli şey’in muhîtâmuhîtanNisa 126. Ayet Meali Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Allah, her şeyi Ve yesteftûneke fîn nisâi kulillâhu yuftîkum fîhinne, ve mâ yutlâ aleykum fîl kitâbi fî yetâmen nisâillâtî lâ tu’tûnehunne mâ kutibe lehunne ve tergabûne en tenkihûhunne vel mustad’afîne minel vildâni, ve en tekûmû lil yetâmâ bil kıstkıstı ve mâ tef’alû min hayrin fe innallâhe kâne bihî alîmâalîmenNisa 127. Ayet Meali Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki “Onlar hakkında size fetvayı Allah veriyor.” Kitapta, kendilerine verilmesi farz kılınan mirası vermediğiniz ve evlenmek istediğiniz yetim kızlara, zavallı çocuklara ve yetimlere âdil davranmanıza dair, size okunmakta olan âyetler de bunu açıklıyor. Ne hayır yaparsanız, şüphesiz Allah onu Ve in imraetun hâfet min ba’lihâ nuşûzen ev ı’râdan fe lâ cunâha aleyhimâ en yuslıhâ beynehumâ sulhâsulhan, ves sulhu hayrhayrun, ve uhdıratil enfusuş şuhhşuhha, ve in tuhsinû ve tettekû fe innallâhe kâne bi mâ ta’melûne habîrâhabîranNisa 128. Ayet Meali Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır elverişli kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan Ve len testatîû en ta’dilû beynen nisâi ve lev harastum fe lâ temîlû kullel meyli fe tezerûhâ kel muallakahmuallakati ve in tuslihû ve tettekû fe innallâhe kâne gafûran rahîmârahîmenNisa 129. Ayet Meali Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise birine büsbütün gönül verip ötekini kocası hem var, hem yok askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet Ve in yeteferrekâ yugnillâhu kullen min seatihseatihî ve kânallâhu vâsian hakîmâhakîmenNisa 130. Ayet Meali Eğer ayrılırlarsa, Allah bol lütuf ve nimetiyle onların her birini zengin kılar başkalarına muhtaç bırakmaz. Allah, lütfu geniş olandır. O, hüküm ve hikmet Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardardı ve lekad vassaynellezîne ûtûl kitâbe min kablikum ve iyyâkum enittekullâhenittekullâhe ve in tekfurû fe inne lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardardı ve kânallâhu ganiyyen hamîdâhamîdenNisa 131. Ayet Meali Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de “Allah’a karşı gelmekten sakının” diye tavsiye ettik. Eğer inkâr ederseniz, bilin ki göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Allah, zengindir, övülmeye Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fil ardardı ve kefâ billâhi vekîlâvekîlenNisa 132. Ayet Meali Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Vekil olarak Allah İn yeşa’ yuzhibkum eyyuhen nâsu ve ye’ti bi âharînâharîne ve kânallâhu alâ zâlike kadîrâkadîranNisa 133. Ayet Meali Ey insanlar! Allah dilerse sizi yok eder ve başkalarını getirir. Allah, buna hakkıyla gücü Men kâne yurîdu sevâbed dunyâ fe indallâhi sevâbud dunyâ vel âhırahâhırati ve kânallâhu semîan basîrâbasîranNisa 134. Ayet Meali Kim dünya sevabı nimeti istiyorsa bilsin ki, dünya sevabı da, ahiret sevabı da Allah katındadır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla Yâ eyyuhellezîne âmenû kûnû kavvamîne bil kıstı şuhedâe lillâhi ve lev alâ enfusıkum evil vâlideyni vel akrabînakrabîne, in yekun ganiyyen ev fakîren fallâhu evlâ bihimâ fe lâ tettebiûl hevâ en ta’dilû, ve in telvû ev tu’rıdû fe innallâhe kâne bi mâ ta’melûne habîrâhabîranNisa 135. Ayet Meali Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. Şahitlik ettikleriniz zengin veya fakir de olsalar adaletten ayrılmayın. Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. Onları sizden çok kayırır. Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer şahitlik ederken gerçeği çarpıtırsanız veya şahitlikten çekinirseniz bilin ki şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla Yâ eyyuhellezîne âmenû âminû billâhi ve resûlihî vel kitâbillezî nezzele alâ resûlihî vel kitâbillezî enzele min kablkablu, ve men yekfur billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulihî vel yevmil âhıri fe kad dalle dalâlen baîdâbaîdenNisa 136. Ayet Meali Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş İnnellezîne âmenû, summe keferû, summe âmenû, summe keferû, summezdâdû kufran lem yekunillâhu li yagfire lehum ve lâ li yehdiyehum sebîlâsebîlenNisa 137. Ayet Meali İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp tekrar inkâr eden, sonra da inkârlarında ileri gidenler var ya; Allah, onları bağışlayacak da değildir, doğru yola iletecek de Beşşiril munâfikîne bi enne lehum azâben elîmâelîmenNisa 138. Ayet Meali Münafıklara, kendileri için elem dolu bir azap olduğunu Ellezîne yettehızûnel kâfirîne evliyâe min dûnil mu’minînmu’minîne. E yebtegûne indehumul izzete fe innel izzete lillâhi cemîâcemîanNisa 139. Ayet Meali Onlar, mü’minleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah’a Ve kad nezzele aleykum fîl kitâbi en izâ semi’tum âyâtillâhi yukferu bihâ ve yustehzeu bihâ fe lâ tak’udû meahum hattâ yehûdû fî hadîsin gayrihî, innekum izen misluhum. İnnallâhe câmiul munâfikîne vel kâfirîne fî cehenneme cemîâcemîanNisa 140. Ayet Meali Oysa Allah size Kitap’ta Kur’an’da “Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın, aksi hâlde siz de onlar gibi olursunuz” diye hüküm indirmiştir. Şüphesiz Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde Ellezîne yeterabbesûne bikum, fe in kâne lekum fethun minallâhi kâlû e lem nekun meakum, ve in kâne lil kâfirîne nasîbun, kâlû e lem nestahviz aleykum ve nemna’kum minel mu’minînmu’minîne. Fallâhu yahkumu beynekum yevmel kıyâmetkıyâmeti. Ve len yec’alallâhu lil kâfirîne alâl mu’minîne sebîlâsebîlenNisa 141. Ayet Meali Onlar sizi gözetleyip duran kimselerdir. Eğer Allah tarafından size bir fetih zafer nasip olursa, “Biz sizinle beraber değil miydik?” derler. Şayet kâfirlerin zaferden bir payı olursa, “Size üstünlük sağlayıp sizi mü’minlerden korumadık mı?” derler. Allah, kıyamet günü aranızda hükmünü verecektir. Allah, mü’minlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol İnnel munâfikîne yuhâdiûnallahe ve huve hâdiuhum, ve izâ kâmû ilâs salâti kâmû kusâlâ yurâunen nâse ve lâ yezkurûnallâhe illâ kalîlâkalîlenNisa 48. Ayet Meali Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az Muzebzebîne beyne zâlike, lâ ilâ hâulâi ve lâ ilâ hâulâi. Ve men yudlilillâhu fe len tecide lehu sebîlâsebîlenNisa 143. Ayet Meali Onlar küfür ile iman arasında bocalayıp dururlar. Ne bunlara mü’minlere ne de şunlara kâfirlere bağlanırlar. Allah, kimi saptırırsa ona asla bir çıkar yol Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızûl kâfirîne evliyâe min dûnil mu’minînmu’minîne. E turîdûne en tec’alû lillâhi aleykum sultânen mubînâmubînenNisa 144. Ayet Meali Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?NİSÂ-145 İnnel munâfikîne fîd derkil esfeli minen nârnâri, ve len tecide lehum nasîrânasîranNisa 145. Ayet Meali Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara hiçbir yardımcı da İllâllezîne tâbû ve aslehû va’tesamû billâhi ve ahlesû dînehum lillâhi fe ulâike meal mu’minînmu’minîne. Ve sevfe yu’tillâhul mu’minîne ecran azîmâazîmenNisa 146. Ayet Meali Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah’ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah’a has kılanlar müstesnadır. Bunlar mü’minlerle beraberdirler. Allah, mü’minlere büyük bir mükâfat Mâ yef’alullâhu bi azâbikum in şekertum ve âmentum. Ve kânallâhu şâkiran alîmâalîmenNisa 147. Ayet Meali Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azab etsin ki? Allah, şükrün karşılığını verendir, hakkıyla Lâ yuhibbullâhul cehra bis sûi minel kavli illâ men zulimzulime. Ve kanallâhu semîan alîmâalîmenNisa 148. Ayet Meali Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla İn tubdû hayran ev tuhfûhu ev ta’fû an sûin fe innallâhe kâne afuvven kadîrâkadîranNisa 149. Ayet Meali Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz, yahut bir kötülüğü affederseniz bilin ki, Allah da çok affedicidir, her şeye hakkıyla gücü İnnellezîne yekfurûne billâhi ve rusulihî ve yurîdûne en yuferrikû beynallâhi ve rusulihî ve yekûlûne nu’minu bi ba’din ve nekfuru bi ba’dın, ve yurîdûne en yettehızû beyne zâlike sebîlâsebîlen.Ulâike humul kâfirûne hakkâhakkan, ve a’tednâ lil kâfirîne azâben muhînâmuhînenNisa 150-151. Ayet Meali Şüphesiz, Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah’a inanıp peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler, “Peygamberlerin kimine inanırız, kimini inkâr ederiz” diyenler ve böylece bu ikisinin imanla küfrün arasında bir yol tutmak isteyenler var ya; işte onlar gerçekten kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azap Vellezîne âmenû billâhi ve rusulihî ve lem yuferrikû beyne ehadin minhum ulâike sevfe yu’tîhim ucûrahum. Ve kânallâhu gafûran rahîmârahîmenNisa 152. Ayet Meali Allah’a ve peygamberlerine iman edenler ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince, işte onlara Allah mükâfatlarını verecektir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet Yes’eluke ehlul kitâbi en tunezzile aleyhim kitâben mines semâi fe kad seelû mûsâ ekbera min zâlike fe kâlû erinâllâhe cehraten fe ehazethumus sâikatu bi zulmihim, summettehazûl ıcle min ba’di mâ câethumul beyyinâtu fe afevnâ an zâlikzâlike, ve âteynâ mûsâ sultânen mubînâmubînenNisa 153. Ayet Meali Kitap ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. Buna şaşma! Mûsâ’dan, bundan daha büyüğünü istemişler ve “Allah’ı bize açıkça göster” demişlerdi. Böylece zulümleri sebebiyle onları yıldırım çarptı. Sonra kendilerine apaçık deliller gelmesinin ardından tuttular buzağıyı tanrı edindiler. Biz bunu da affettik ve Mûsâ’ya apaçık bir güç ve yetki Ve rafa’nâ fevkahumut tûra bi mîsâkıhim ve kulnâ lehumudhulûl bâbe succeden ve kulnâ lehum lâ ta’dû fîs sebti ve ehaznâ minhum mîsâkan galîzâgalîzanNisa 154. Ayet Meali Verdikleri sağlam sözü yerine getirmemeleri sebebiyle “Tûr”u üzerlerine kaldırdık ve onlara, “Tevazu ile kapıdan girin” dedik. Yine onlara, “Cumartesi yasakları konusunda haddi aşmayın” dedik ve onlardan sağlam bir söz Fe bimâ nakdıhim mîsâkahum ve kufrihim bi âyâtillâhi ve katlihimul enbiyâe bi gayrı hakkın ve kavlihim kulûbunâ gulfgulfun. Bel tabaallâhu aleyhâ bi kufrihim fe lâ yu’minûne illâ kalîlâkalîlenNisa 155. Ayet Meali Verdikleri sağlam sözü bozmalarından, Allah’ın âyetlerini inkâr etmelerinden, peygamberleri haksız yere öldürmelerinden ve “kalplerimiz muhafazalıdır” demelerinden dolayı başlarına türlü belâlar verdik. Onların kalpleri muhafazalı değildir, tam aksine inkârları sebebiyle Allah onların kalplerini mühürlemiştir. Artık onlar Ve bi kufrihim ve kavlihim alâ meryeme buhtânen azîmâazîman.Ve kavlihim innâ katelnâl mesîha îsâbne meryeme resûlallâhresûlallâhi, ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şubbihe lehum. Ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minhu. Mâ lehum bihî min ilmin illâttibâaz zannzanni, ve mâ katelûhu yakînâyakînenNisa 156-157. Ayet Meali Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak Bel rafaahullâhu ileyhileyhi. Ve kânallâhu azîzen hakîmâhakîmenNisa 158. Ayet Meali Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet Ve in min ehlil kitâbi illâ le yu’minenne bihî kable mevtihî, ve yevmel kıyâmeti yekûnu aleyhim şehîdâşehîdenNisa 159. Ayet Meali Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona İsa’ya iman edecek olmasın. Kıyamet günü, o İsa onların aleyhine şahit Fe bi zulmin minellezîne hâdû harramnâ aleyhim tayyibâtin uhıllet lehum ve bi saddihim an sebîlillâhi kesîrâkesîran.Ve ahzihimur ribâ ve kad nuhû anhu ve eklihim emvâlen nâsi bil bâtılbâtılı. Ve a’tednâ lil kâfirîne minhum azâben elîmâelîmen160,161. Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu hâlde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helâl kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık. İçlerinden inkâr edenlere de acı bir azap Fe bi zulmin minellezîne hâdû harramnâ aleyhim tayyibâtin uhıllet lehum ve bi saddihim an sebîlillâhi kesîrâkesîran.Ve ahzihimur ribâ ve kad nuhû anhu ve eklihim emvâlen nâsi bil bâtılbâtılı. Ve a’tednâ lil kâfirîne minhum azâben elîmâelîmenNisa 160-161. Ayet Meali Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu hâlde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helâl kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık. İçlerinden inkâr edenlere de acı bir azap Lâkinir râsihûne fîl ilmi minhum vel mu’minûne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablike vel mukîmînes salâte vel mu’tûnez zekâte vel mu’minûne billâhi vel yevmil âhirâhiri. Ulâike se nu’tîhim ecran azîmâazîmenNisa 162. Ayet Meali Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. O namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükâfat İnnâ evhaynâ ileyke kemâ evhaynâ ilâ nûhin ven nebiyyîne min ba’dihî, ve evhaynâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâti ve îsâ ve eyyûbe ve yûnuse ve hârûne ve suleymânsuleymâne, ve âteynâ dâvûde zebûrâzebûranNisa 163. Ayet Meali Biz, Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da vahyetmiştik. Davûd’a da Zebûr Ve rusulen kad kasasnâhum aleyke min kablu ve rusulen lem naksushum aleykaleyke. Ve kellemallâhu mûsâ teklîmâteklîmenNisa 164. Ayet Meali Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız nice peygamberler de gönderdik. Allah, Mûsa ile de doğrudan Rusulen mubeşşirîne ve munzirîne li ellâ yekûne lin nâsi alâllâhi huccetun ba’der rusulrusuli. Ve kânallâhu azîzen hakîmâhakîmenNisa 165. Ayet Meali Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanların Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet Lâkinillâhu yeşhedu bi mâ enzele ileyke enzelehu bi ılmihî, vel melâiketu yeşhedûnyeşhedûne. Ve kefâ billâhi şehîdâşehîdenNisa 166. Ayet Meali Fakat Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. Melekler de buna şahitlik eder. Şahit olarak Allah İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi kad dallû dalâlen baîdâbaîdenNisa 167. Ayet Meali Şüphesiz inkâr edenler, insanları Allah yolundan alıkoyanlar derin bir sapıklığa İnnellezîne keferû ve zalemû lem yekunillâhu li yagfira lehum ve lâ li yehdiyehum tarîkâtarîkanNisa 168. Ayet Meali Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler var ya, Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek İllâ tarîka cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâebeden. Ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâyesîranNisa 169. Ayet Meali Allah onları ancak içinde ebedî kalacakları cehennemin yoluna iletir. Bu ise Allah’a çok Yâ eyyuhân nâsu kad câekumur resûlu bil hakkı min rabbikum fe âminû hayran lekum. Ve in tekfurû fe inne lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard ardı. Ve kânallâhu alîmen hakîmâhakîmenNisa 170. Ayet Meali Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hakkı gerçeği getirdi. O hâlde, kendi iyiliğiniz için iman edin. Eğer inkâr ederseniz bilin ki, göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet Yâ ehlel kitâbi lâ taglû fî dînikum ve lâ tekûlû alâllâhi illâl hakkhakka. İnnemâl mesîhu îsâbnu meryeme resûlullâhi ve kelimetuhu. Elkâhâ ilâ meryeme ve rûhun minhu, fe âminû billâhi ve rusulihî, ve lâ tekûlû selâsehselâsetun. İntehû hayran lekum. İnnemâllâhu ilâhun vâhidvâhidun. Subhânehû en yekûne lehu veledveledun, lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardardı. Ve kefâ billâhi vekîlâvekîlenNisa 171. Ayet Meali Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı emriyle onda var ettiği kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “Allah üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Vekil olarak Allah Len yestenkifel mesîhu en yekûne abden lillâhi ve lâl melâiketul mukarrabûnmukarrabûne. Ve men yestenkif an ibâdetihî ve yestekbir fe se yahşuruhum ileyhi cemîâcemîanNisa 172. Ayet Meali Mesih de, Allah’a yakın melekler de, Allah’a kul olmaktan asla çekinmezler. Kim Allah’a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, onların hepsini huzuruna Fe emmâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fe yuveffîhim ucûrahum ve yezîduhum min fadlihî, ve emmâllezînestenkefû vestekberû fe yuazzibuhum azâben elîmen, ve lâ yecidûne lehum min dûnillâhi veliyyen ve lâ nasîrânasîranNisa 173. Ayet Meali İman edip salih ameller işleyenlere gelince, Allah onların mükâfatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha da fazlasını verecektir. Allah’a kulluk etmekten çekinenlere ve büyüklük taslayanlara gelince; Allah onları elem dolu bir azaba uğratacaktır ve onlar kendilerine Allah’tan başka bir dost ve yardımcı da Yâ eyyuhân nâsû kad câekum burhânun min rabbikum ve enzelnâ ileykum nûran mubînmubînenNisa 174. Ayet Meali Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil Hz. Muhammed geldi ve size apaçık bir nur Kur’an Fe emmâllezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ mustekîmenNisa 175. Ayet Meali Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise Allah, kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola Yesteftûneke. Kulillâhu yuftîkum fîl kelâlehkelâleti. İnimruun heleke leyse lehû veledveledun, ve lehû uhtun fe lehâ nısfu mâ terakterake, ve huve yerisuhâ in lem yekun lehâ veledveledun. Fe in kânetesneteyni fe lehumâs sulusâni mimmâ terakterake. Ve in kânû ıhveten ricâlen ve nisâen fe liz zekeri mislu hazzıl unseyeynunseyeyni. Yubeyyinullâhu lekum en tadıllû vallâhu bi kulli şey’in alîmalîmunNisa 176. Ayet Meali Senden fetva istiyorlar. De ki “Allah, size “kelâle” babasız ve çocuksuz kimsenin mirası hakkında hükmünü açıklıyor Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur. Eğer kız kardeşler iki iseler, erkek kardeşin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler, o zaman bir erkeğe, iki kızın hissesi kadar pay vardır. Sapmayasınız diye Allah size hükmünü açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla Suresi Arapça-Latin Harf OkunuşuKuran-ı Kerim Tüm Sureler ListesiKuran-ı Kerim Hakkında BilgiKur’ân-ı Kerim Nüzul İniş Sırasına göre SurelerNahl Suresi 90. Ayet TefsiriFatır Suresi 1. Ayet TefsiriFâtır Suresi 29 ve 30. AyetleriFatiha SuresiBakara SuresiBakara Suresi FaziletleriYasin suresiKısa Namaz Sureleri
Bu paylaşımımızda siz kıymetli okurlarımız için Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı bilgiler sunmaya çalıştık. Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu dikkatli okumanızı öneririz. Yazımızın detayın Kuran Meali ve Tefsiri ile alakalı geniş bir şekilde bilgilere sahip olacaksınız. Nisâ Suresi 11. ayeti ne anlatıyor? Nisâ Suresi 11. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri… Nisâ Suresi 11. Ayetinin Arapçası يُوص۪يكُمُ اللّٰهُ ف۪ٓي اَوْلَادِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْاُنْثَيَيْنِۚ فَاِنْ كُنَّ نِسَٓاءً فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَۚ وَاِنْ كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُۜ وَلِاَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ اِنْ كَانَ لَهُ وَلَدٌۚ فَاِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُٓ اَبَوَاهُ فَلِاُمِّهِ الثُّلُثُۚ فَاِنْ كَانَ لَهُٓ اِخْوَةٌ فَلِاُمِّهِ السُّدُسُ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوص۪ي بِهَٓا اَوْ دَيْنٍۜ اٰبَٓاؤُ۬كُمْ وَاَبْنَٓاؤُ۬كُمْۚ لَا تَدْرُونَ اَيُّهُمْ اَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعًاۚ فَر۪يضَةً مِنَ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يمًا حَك۪يمًا Nisâ Suresi 11. Ayetinin Meali Anlamı Çocuklarınızın mirastan payları hususunda Allah size şu emirleri veriyor Erkek çocuğun payı, kız çocuğun payının iki katıdır. Eğer çocukların hepsi kız ve ikiden fazlaysa, mirasın üçte ikisi onlarındır. Eğer kız çocuk tekse mirasın yarısını alır. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan ana-babasından her birine altıda bir pay düşer. Eğer çocuğu yoksa, tek vârisi de ana-babasıysa, o takdirde mirasın üçte biri annenindir. Ölenin kardeşleri varsa, o zaman annenin payı altıda birdir. Bütün bu taksimler, ölenin yaptığı vasiyet yerine getirildikten ve varsa borcu ödendikten sonra yapılacaktır. Ana babanız ve çocuklarınızdan hangisinin faydaları itibariyle size daha yakın olduğunu siz bilemezsiniz. Bütün bunlar Allah aracılığıyla belirlenmiş ve mutlaka sahiplerine verilmesi gereken paylardır. Şüphesiz ki Allah, her şeyi hakkiyle bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. Nisâ Suresi 11. Ayetinin Tefsiri İslâm’a göre mirasın nasıl taksim edileceğibu âyetlerle sûrenin sonunda bulunan 176. âyette beyân edilir. Âyetlerin izah ettiği kısımlar dışında kalan hususlar ise Resûlullah sünnetiyle açıklığa kavuşturulur. İslâm öncesi câhiliye Arapları mirası kendilerine göre taksim ederlerdi. Mesela akrabalık bağı dışında “hılf” adı verilen karşılıklı ahitleşmeyi ve evlat edinmeyi de miras için esas kabul etmişlerdi. Bunlardan “karşılıklı ahitleşme”, iki birinin birbirini vâris tanıması esasına dayanıyordu. İkisinden hangisi önce ölürse öteki onun malına varis olurdu. Birisi bir başkasının oğlunu evlat edinirse, bundan böyle nesebi evlat edinene nispet edilir ve o birinin vârisi olurdu. Yine câhiliye zamanında miras yalnız at üzerinde savaşabilen yetişkin erkeklere kalabilirdi. Kadınlara ve ufak çocuklara mirastan pay verilmezdi. Bu âyetlerle birlikte İslâmın miras hususundaki esasları açık ve geniş bir şekilde bir biçimde belirlenmiş oldu. İslâm hukukuna göre mirastan belirli paylara sahip olan yakın akrabalara “ashâbü’l-ferâiz” denir. Tek başlarına olunca mirasın tamamını, ferâiz ashâbıyla birlikte olunca ise mirasın geri kalanını alan akrabaya ise “asabe” denir. Mesela ölenin oğlu tek başına olunca mirasın tamamını, ölenin karısıyla birlikte bulunduğu takdirde de sekizde bir hisseden geri kalan sekizde yedi hisseyi alır. Bu âyetlerde ölenin oğlu, kızı, anası, babası, hanımı ve kardeşinin miras payları açıkça ifade edilir. Buna göre ölenin çocuklarından erkeğe kadının iki katı kadar pay verilecektir Allah Teâlâ’nın tanzîm buyurduğu aile ve toplum yapısı yönünden âdil olan budur. İslâm’da aslolan, erkek ve kadının bir aile yaşamı içinde yaşamasıdır. Aile içinde de mâlî mesuliyet, ev halkının nafakasının temini erkeğin omuzlarına yüklenmiştir. Erkek hem kendinin, hem de eşi ve çocuklarının nafakasını karşılamak zorundadır. Buna mukâbil, kadın yalnız kendinden mesuldür ve kendisine kalan miras hissesi üzerinde tek başına tasarrufa yetkilidir. Ölenin bir kızı varsa mirasın yarısını, ikiden fazla kızı varsa üçte ikisini alacaklardır. Âyet iki kızı bulunması durumunu açıkça zikretmemektedir. Müçtehitler, çeşitli delillere dayanarak, iki kızın payının da ikiden fazlası gibi üçte iki bulunacağını kabul etmişlerdir. “Ana babanız ve çocuklarınızdan hangisinin faydaları itibariyle size daha yakın olduğunu siz bilemezsiniz” Nisâ 4/11beyânıyla, miras paylarının âyetlerde emredildiği biçimde yerine getirilmesi lüzumu hatırlatılır. Vârislerden bir kısmını diğerine tercih edecek ve bir kısmını mahrum bırakıp zarara uğratacak tarzda vasiyetler yerine getirilmemesi tembih edilir. Çünkü mirasta asıl olan şahsî hissiyât ve tasarruflar değil, akrabalık bağı ve yakınlık derecesidir. Bu âyetlerde birkaç kere tekrarlanan “ölenin yaptığı vasiyet yerine getirildikten ve varsa borcu ödendikten sonra” Nisâ 4/11 ifadesi, mirasta ilk kez bu iki meselenin halledilmesi gerektiğini gösterir. Buna göre önce ölünün borçları ödenir, sonra vasiyeti yerine getirilir, ardından da kalan miras paylaşımı yaptırılır. Kişinin malvarlığı üzerinde yapabileceği vasiyetin miktarı hadislerde üçte birle sınırlandırılmış, vârislere vasiyet yoluyla mal bırakmak da yasaklanmıştır. Gelen âyetlerde Allah Teâlâ’nın beyân buyurduğu bu miras hükümlerine uymamız gerektiği kuvvetli ifadelerle belirtilir. Bunlara aykırı uygulamalardan uzak durmamız istenir Nisâ Suresi tefsiri için tıklayınız… Kaynak Ömer Çelik Tefsiri Nisâ Suresi 11. ayetinin meal karşı karşıya geldirması ve diğer ayetler için tıklayınız…
nisa süresi 11 ve 12 ayet tefsiri