⚾ Allah In Ayetleri Ile Dalga Geçenler

Allahın emri yerine getirilmiştir" (Ahzab, 37). Nitekim Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Zeyneb'le evlenince: "Oğlunun helallığıyla evlendi" dediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu mealdeki ayeti indirdi: "Muhammed adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Fakat Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. HesapGününde o pişmanlığa kapılacak olan insanlar, diğerleriyle alay edenler olacak, Allah Dostlarıyla dalga geçenler, kendilerinin diğerlerinden iyi olduğunu düşünenler. Ey İnananlar! Bu Allah'ın (SVT) Kuran-ı Kerim'de tarif ettiği bir gerçektir- bizlere Hesap Gününde nelerin olacağını ve ne konuşulacağını İbnül-Arabî, bu anlamından dolayı esas itibariyle felsefe kelimesini kötülemenin bir faydasının olmayacağını belirtir. Filozoflar, insanın nihaî gayesinin Allah’a benzemek (teşebbüh-billâh) olduğunu söylerler. Sûfîlerin anlayışında bu gaye “Allah’ın isimleriyle ahlâklanmak” (tahalluk bi’l-esmâ) diye ifade Hz Mehdi (a.s.), önce İslam dünyasının içinde fikri bir mücadele yürütecek ve İslam'ın aslından kopmuş olan Müslümanları gerçek imana ve ahlaka döndürecektir. Hz. Mehdi (a.s.)'nin bu noktada üç temel görevi vardır: 1. Allah'ı inkar eden ve dinsizliği Şüphesizyalnız Allah, kendi kendine yeterlidir, bütün övgüler yalnız O’na mahsustur. (1) Yaratan hamde layıktır. 27. Yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem olsaydı, denizler de mürekkep, sonra yedi deniz [daha] eklenseydi, Allah’ın sözleri yine de tükenmezdi: çünkü Allah, kudret ve hikmet sahibidir. Hamde lâyık olan CHPnin yayın organı Halk TV'nin gazetecisi Hakan Aygün hakkında Twitter üzerinden Allah'ın sözleriyle dalga geçtiği için, suç duyurunda bulunulmuştu. Büyük tepki çeken hakareti Buaçıklama Rahman Suresi'nde geçen bir ayet ile çok büyük benzerlikler göstermektedir: O gün toprağın altından çıkan tüm insanlar dalga dalga Allah'ın huzuruna gelirler: Şüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir. Sur'a üfürüleceği gün, artık siz dalga dalga geleceksiniz. ÇOKDALGA GEÇİLEN/ MÜLK SURESİ 5. AYET. Darth Vader ışın kılıcıyla haaaayt dedi mi hallederdi cinleri yahu! Yıldız atmak fazla israf olmuş! Bu allah da iyice bir embesil ha! Yarat bi Darth Vader, ver eline bir ışın kılıcı, yolla cinlerin üstüne, çil yavrusu gibi kaçışsınlar yahu! Koskoca yıldızlar da atılmaz ki 27Kasım 2007 00:28. inzar. DABBE İNTERNET OLABİLİRMİ? Dabbe, Kuran-ı Kerimde Neml suresi ve 1300 yıldan fazladır İslam alimlerinin ne olduğu hakkında ortak bir zeminde buluşmadıkları bir varlıktır Kıyamete çok yakın çıkacağına inanılan bu varlık, topraktan çıkacak, herkese aynı anda etki edecek Ruhlarımızdaoluşan Allah sevgisi meyvelerinin ve kalplerimizdeki takvanın olgun ve tatlı olması,Allah (c.c)’ı hissetmeyi daha güçlü ve sürekli kılar.Yüce Allah (c.c) kendisini sürekli anmamız ve O’nu hissetmemiz için dikkatimizi yıldızlara,güneşe,aya,dağlara,denizlere,ağaçlara ve canlılara çeker. ‘’Deveye Yukarıdakiayet Yemin Vav’ının اللَّه lafzıyla geldiği tek ayettir ve رَبِّنَا’nın bedel olarak gelmesiyle tezimizi güçlendirmiştir çünkü burada وَرَبِّنَا olarak gelebilecekken Allah’ı rab olarak kabul ettiklerini belirtmek için bedel ile ifade genişletilmiştir. Sure Asr’a yeminle başlar ÖnceKuran’dan konuyla ilgili ayetleri verelim: Allah katında din İslam’dır/Allah'a teslim olmaktır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık/haset yüzünden ihtilafa düştüler Kim Allah’ın ayetlerine nankörlük ederse, Allah hesabı çabucak görecektir. Ali İmran Suresi, 19 Kim İslam'dan/Allah'a teslim olmaktan gayrı bir din l6mwfQ. Meal Fihrist A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Güzel Kurani kerimimizde geçen alay ile ilgili ayetler. Kuranda geçen alay ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik listelenmekte. Kuranda alay ile alakali tahmini 42 ayet geçiyor 214 - Onlar iman edenlere rastladıkları zaman "İnandık" derler. Fakat şeytanlarıyle yalnız kaldıkları zaman "Biz, sizinle beraberiz, biz sadece onlarla alay ediyoruz." derler. 215 - Asıl Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde serserice dolaşmalarına mühlet verir. 267 - Hani bir zamanlar Musa kavmine demişti ki Allah, size bir bakara sığır boğazlamanızı emrediyor. Onlar da "ayol sen bizimle eğleniyor, alay mı ediyorsun?" dediler. Musa da "Böyle cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım." dedi. 2212 - Dünya hayatı, inkar edenler için bezendi. Onlar, iman edenlerle eğleniyorlar. Halbuki takva sahibi olan o müminler, kıyamet günü onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir. 4140 - Allah size Kitab Kur'anda "Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır. 557 - Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve kâfirlerden, dininizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin. Eğer gerçekten iman ediyorsanız, Allah'dan gereğince korkun. 558 - Namaza çağırdığınız zaman, onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu onların, akıllarını kullanmayan bir toplum olmalarından dolayıdır. 65 - Hak, kendilerine gelince onu yalanladılar. Alaya aldıkları şeyin haberi yakında kendilerine gelecektir. 610 - Senden önce de peygamberlerle alay edilmişti. Fakat onlardan alay edenleri, alay ettikleri şey kuşatıverdi. 668 - Â yetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki, ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma. 964 - Münafıklar, kalblerindekileri bütünüyle haber verecek bir sûrenin tepelerine inmesinden çekinirler. De ki, alay edip durun bakalım, Allah o sizin çekindiğiniz şeyi kesinlikle ortaya çıkaracaktır. 965 - Eğer kendilerine sorarsan, "Biz sırf lafa dalmış, şakalaşıyorduk." derler. De ki "Allah ile, âyetleri ile ve peygamberi ile mi alay ediyorsunuz?" 979 - Müminlerden zekâttan fazla olarak kendi gönülleriyle bağışta bulunanlara, bir de güçlerinin yettiğinden fazlasını bulamayanlara bakıp da onlarla alay edenleri Allah, maskaraya çevirmiştir. Onlara pek acıklı bir azap vardır. 118 - Ve eğer bunlardan bir kısmının göreceği azabı belli bir süreye kadar erteleyecek olursak, o zaman da "onu engelleyen nedir ki?" diyecekler. İyi bilin ki, o azap onlara geldiği gün kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve o alay ettikleri şey kendilerini kuşatmış olacaktır. 1138 - Gemiyi yapıyordu, kavminden bazı ileri gelen gruplar, onun yanından gelip geçtikçe, onunla alay ediyorlardı. Nuh dedi ki "Bizimle eğleniyorsunuz, biz de sizinle tıpkı bizimle eğlendiğiniz gibi alay edip eğleneceğiz." 1332 - Andolsun ki, senden önceki peygamberlerle de alay edildi. Ben de o kâfirlere bir süre için meydan verdim. Sonra da tuttum onları cezalandırdım. O vakit azabım nasıl imiş gördüler. 1511 - Onlara hiçbir peygamber gelmiyordu ki onunla alay etmiş olmasınlar. 1595 - Muhakkak ki alay edenlere karşı biz sana yeteriz. 1634 - Bunun için, sonunda yaptıklarının cezası başlarına felaket oldu ve alay edip durdukları o azap, kendilerini kuşattı. 1751 - "İsterse gönlünüzde büyüyen başka bir yaratık olun, Muhakkak öldürülecek ve diriltileceksiniz. "Onlar "Bizi kim tekrar diriltecek?" diyecekler. De ki "Sizi ilk defa yaratmış olan o kudret sahibi." Sana başlarını sallayarak "Ne zamandır bu." diyecekler. De ki "Yakın olması gerekir!". 1856 - Halbuki biz peygamberleri ancak müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kâfir olanlar ise hakkı, batılla ortadan kaldırmak için mücadele ediyorlar. Onlar, âyetlerimizi ve korkutuldukları azabı da alaya almışlardır. 18106 - İşte böyle, onların cezaları cehennemdir. Çünkü inkâr etmişler ve benim âyetlerimi, peygamberlerimi alaya almışlardır. 2136 - O inkârcılar seni gördükleri zaman, seni alaya alıyorlar ve "İlâhlarınızı diline dolayan bu mudur?" diyorlar. Halbuki onlar Rahmân'ın kitabını inkâr ediyorlar. 2141 - Yemin olsun ki, senden önce birçok peygamberle alay edildi de içlerinden alay edenleri, o alay ettikleri şey azap kuşatıverdi. 23110 - İşte siz onları alaya aldınız; sonunda bu davranışınız size beni yâd etmeyi unutturdu; çünkü siz onlara gülüyordunuz. 2541 - Seni gördükleri zaman "Bu mu Allah'ın Peygamber olarak gönderdiği?" diye hep seni alaya alıyorlar. 266 - Üstelik ona "yalandır" dediler; fakat onlara alay edip durdukları şeyin haberleri yakında gelecektir. 3010 - Sonra o kötülük edenlerin sonu çok kötü oldu. Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini yalan saydılar ve onlarla alay ediyorlardı. 3630 - Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı. 3712 - Fakat sen onlara şaşıyorsun, ama onlar seninle eğleniyorlar. 3714 - Bir mucize gördükleri zaman da eğlenceye alıyorlar. 3863 - "Onları eğlence yerine tutmuştuk ha! Yoksa bu gözler onlardan kaydı mı?" 3948 - Öyle ki, yaptıkları amellerin kötülükleri karşılarına çıkmış ve alay edip durdukları şeyler, kendilerini sarmıştır. 3956 - O günden sakının ki günahkar nefis şöyle diyecektir "Allah'ınyanında yaptığım kusurlardan dolayı yazık bana! Doğrusu ben alay edenlerdendim." 4083 - Çünkü onlara peygamberleri, delillerle geldikleri zaman, kendilerinde bulunan ilme güvendiler de o alay ettikleri şey onları kuşatıverdi. 437 - Onlar kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı. 459 - Â yetlerimizden birşey öğrendiği zaman, onu alaya alıyor. İşte onlar için rezil ve rüsvay edici bir azap vardır. 4533 - Derken yaptıkları amellerin kötülüğü gözlerinin önüne serildi, alay edip durdukları şey onları kuşatıverdi. 4535 - Bunun sebebi şudur; Siz Allah'ın âyetlerini alaya aldınız, dünya hayatı sizi aldattı. Artık bugün onlar, ateşten çıkarılmayacaklar ve kendilerinden özür dilemeleri de kabul edilmeyecektir. 4626 - And olsun ki, biz onlara size vermediğimiz imkanlar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşattı. 4911 - Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sora fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte bu kimseler zalimlerdir. 1041 - Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin hümeze ve lümezenin vay haline! Allah’ın ayetlerde geçen isimleri ESMA-İ HÜSNA Ayet ve hadislerde Allah’ın isimleri “En güzel isimler” anlamında اَلْاَسْمَاءُ الْحُسْنَى ”el-esmâü’l-hüsnâ” şeklinde ifade edilmektedir. 1. Ayetlerde Geçen Allah’ın İsimleri Kur’ân ayetlerinde Yüce Allah’ın isimleri isim veya isim tamlamaları şeklinde geçmektedir. el-A’lâ en yüce, en şerefli, el-A’lem her şeyi en iyi bilen, el-Alî şanı, şerefi, izzeti ve kudreti yüce olan, el-Âlim bilen, anlayan, tanıyan, el-Alîm her şeyi çok iyi bilen, el-Âhir varlığının sonu olmayan, ölümsüz, ebedî ve bâkî, el-Akrab bilmesi, görmesi, duyması, haberdâr olması ve yardım etmesi açısından insanlara en yakın olan, el-Azîm zatı, isim, sıfat ve fiilleri itibariyle pek ulu, büyük, yüce, el-Azîz üstün, güçlü, kuvvetli, galip, şerefli, değerli, melik, el-Bâri’ yaratan, örneği olmadan varlıkları îcat eden, el-Basîr aydınlık ve karanlıkta küçük ve büyük her şeyi gören, el-Bâtın mâhiyeti akıl ile idrâk olunamayan, hayal ile tahayyül edilemeyen, her şeyin iç yüzünü, sırlarını bilen, el-Berr iyilik eden, çok lütufkâr, çok merhametli, çok şefkatli, Câ’ılûn yaratan, vâr eden, bir varlıktan başka bir varlık yapan, el-Cebbâr emir ve yasaklarını, hüküm ve kararlarını kullarına yaptırmaya gücü yeten, azgın ve zalimleri kahredici, dertlere derman olan, yaraları sarıp onaran, yaratıklarının hâllerini düzelten, el-Ebkâ verdiği nimetler sürekli ve hep kalıcı olan, el-Ehad eşi, benzeri ve ikincisi bulunmayan bir tek, yegâne, el-Ekrem en çok ikram eden, el-Evvel öncesi olmayan, yaratılmamış, ezelî ve kadîm tek varlık, Fâilûn yapan, yaratan, vâr eden, el-Fettâh iyilik kapılarını açan, en âdil hüküm veren el-Ğaffâr çok affeden, çok bağışlayan, günah ne kadar çok olursa olsun yine bağışlayan, el-Ğafûr çok affeden, çok bağışlayan, el-Ğanî zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan, el-Habîr her şeyden haberdar olan, gizli aşikâr her şeyi bilen, haber veren, el-Hâdi’ hile yapanları cezalandıran el-Hâdî hidayet eden, doğru yolu gösteren, el-Hafî çok ikram eden, son derece iyilik ve lütuf sahibi, her şeyi bilen, duaları kabul eden Hâfizûn koruyup gözeten, el-Hafîz varlıkları yok olmaktan koruyan, el-Hakîm hikmet sahibi, her işi, emri ve yasağı yerli yerinde olan, el-Hâkim hükmeden, karar veren, haklıyı haksızı ayıran, el-Hakem hüküm veren, son kararı veren, el-Hakk varlığı, ilâh ve rab oluşu hak olan, eşyayı var eden, hakkı ızhar eden, mülk sahibi, yok olmayan, varlığında şüphe bulunmayan, âdil, el-Halîm çok sakin, hemen öfkelenmeyen, acele etmeyen, teenni ile hareket eden, el-Hallâk mükemmel yaratan, devamlı yaratan, el-Hasîb insanlara yeten, insanların yaptıklarını koruyup hesaba çeken, Hâsibîn insanları sorgulayan, hesaba çeken, el-Hayr hayırlı olan, faydalı olan, iyilik eden, el-İlâh ma’bûd, Tanrı, el-Kadîr çok güçlü, çok kuvvetli, istediğini istediği gibi eksiksiz, kusursuz ve tam yapabilen, el-Kâdir güçlü, kuvvetli, her şeye gücü yeten, el-Kâfî kullarına yardım eden, vekil olan, yol gösteren, yaptıklarını bilen, gören, haberdar olan ve hesaba çeken, el-Kahhâr yenilmeyen, daima galip gelen, el-Kâhir galip gelen, zelil eden, güçlü, her şeyi kuşatan, yaratıklarını dilediği gibi yöneten, el-Kâim varlıkları görüp gözeten, koruyan, yöneten, el-Karîb af, mağfireti, rahmeti, bilmesi, görmesi ve duyması itibariyle kullarına yakın olan, el-Kâşif azap, sıkıntı, bela ve dertleri gideren, Kâtibûn insanların yaptıklarını yazan, el-Kavî kuvvetli, kudretli, her şeye gücü yeten, el-Kayyûm zatı ile kaim olana, ezelî ve ebedî, her şeyin varlığı kendisine bağlı, uykusu ve uyuklaması olmayan, varlıkları yöneten, koruyan, ihtiyaçlarını üstlenen, el-Kebîr zatı, isim ve sıfatları, şanı ve şerefi, kadri ve kıymeti, değer ve izzeti pek yüce, ulu ve büyük, el-Kerîm değerli, şerefli, çok nimet veren, nimet ve ihsanı bol olan , el-Kuddûs her türlü çirkinlik, noksanlık ve ayıplardan uzak, tertemiz, bütün kemal sıfatları kendisinde toplayan, güzellik, iyilik ve ihsanlarıyla övülen, el-Latîf yaratıklara karşı yumuşak, çok merhametli, çok lütufkâr, ihsan sahibi, insanlara hak ettiklerinden fazlasını veren her şeyin detayını, sırlarını en iyi bilen, işleri çok hassas düzenleyen, gözle görülmeyen, Mâhidûn yeryüzünü yaratıkları için elverişli, yarayışlı ve faydalı olarak yaratan, el-Mâlik bütün varlıkların sahibi, el-Mecîd çok şerefli, çok itibarlı, el-Melik bütün varlıkları yöneten, dilediğini yapan, dilediği gibi hükmeden, el-Melîk çok mülkü olan, her şeyin sahibi ve maliki, onları terbiye edip yetiştiren, mülk ve güç veren, el-Metîn çok kuvvetli, çok dayanıklı, acizliği, za’fiyeti ve gevşekliği olmayan, el-Mevlâ dost, yardımcı, görüp gözeten, Mu’azzibîn suç işleyenleri, zalimleri, günahkârları cezalandıran, el-Mu’ızz izzet ve şeref, güç ve kuvvet, itibar ve şerefli kılan, aziz yapan, el-Muhric bir şeyi açığa çıkaran, bir varlıktan başka bir varlık var eden, gizli şeyleri ortaya çıkaran, el-Muhît ilim ve kudretiyle her şeyi kuşatan, her şeye muttali olan, el-Mukît her şeye gücü yeten, rızık veren, yapılanları bilen, koruyan, mükâfat veren, el-Muktedir güçlü, kuvvetli, istediğini istediği gibi yapan, el-Musavvir yaratıklara şekil ve özellik veren, Mûsi’ûn gökleri genişleten, el-Mübîn varlığı aşikâr olan, hakkı ızhar eden, gerçeği beyan eden, Mübrimûn hile ile kötülük yapmaya karar verenleri bilen, onların bu kötülüklerini boşa çıkran, onları kesin olarak cezalandıran, Mübtelîn deneyen, imtihan eden, gizli olanları açığa çıkaran, el-Mücîb duaları, istekleri, dilekleri kabul eden, ihtiyaçları karşılayan, sıkıntıları gideren, el-Müheymin insanların bütün yaptıklarını bilen, koruyan, görüp gözeten, el-Mühlik isyan eden, azan, günaha dalan ve zulmeden fert ve toplumları helâk eden, el-Mü’min yaratıklarına güven veren, el-Müneccî sıkıntı, bela ve azaptan kurtaran, el-Münezzil nimet veren, su, sekînet, melek, kitap ve peygamber indiren, el-Münîr ışık veren, aydınlatan, Münşi’ûn îcat eden, inşa eden, yapan, örneksiz olarak yaratan, Müntekımûn suçluları cezalandıran, Münzilîn melek, kitap, su ve sekînet indiren, nimet veren, Münzirîn kullarına fayda ve zarar veren şeyleri bildiren; inkâr ve isyan edenlerin âkibetinin kötü olduğunu haber vererek onları bu davranışlardan sakındıran ve azabı ile korkutan, Mürsilîn vahiy, peygamber, bol yağmur, aşılayıcı rüzgâr, koruyucu melek, âsiler için yıldırımlar ve âfetler gönderen, el-Müste’ân kendisinden yardım istenen, kendisine sığınılan, Müstemiûn sesleri işiten, duyan, el-Müte’âl aşkın, pek yüce, ulu, eksik ve noksanlıklardan berî olan, el-Mütekebbir ihtiyaç ve noksanlığı gerektiren her şeyden münezzeh, pek yüce ve ulu, el-Müteveffî yaratıkların canlarını alan, en-Nâsır yardım eden, en-Nesîr çok yardım eden, sürekli yardım eden, er-Râfi’ peygamber ve mü’minlerin itibar, şan ve şereflerini artıran, göğü yükselten, er-Rahîm çok merhametli, er-Rahmân çok merhametli, er-Rakîb insanların hâllerini, sözlerini, yaptıklarını ve davranışlarını bilen, haberdar olan, murakabe edip koruyan, er-Raûf çok merhametli, çok şefkatli, çok acıyan, er-Rezzâk bol nimet, maddî ve manevî rızık veren, Sâdıkûn söz, iş, va’d ve va’îdinde doğru olan, her sözünü ve va’dini yerine getiren, es-Samed her şeyin kendisine muhtaç olduğu, yöneldiği, her dilek ve isteğin mercii; hiç eksiği, kusuru ve ihtiyacı olmayan ulu, şanlı, dosdoğru, âdil ve güvenilir olan, es-Selâm eksiklik, acizlik, hastalık, ölüm ve benzeri şeylerden salim olan kullarına güven ve selamet veren, es-Semî’ her sözü, bütün konuşulanları en iyi işiten, duyan Şâhidîn bilen, muttali olan, her şeye tanık olan, eş-Şâkir verdiği nimetlere şükreden ve çalışan kimseyi ödüllendiren, eş-Şefî’ mü’minlerin yâr ve yardımcısı, azap ve sıkıntılardan koruyucusu olan, eş-Şehîd her şeye muttali olan, gören, bilen, haberdâr olan, her yerde hazır nazır olan, hiçbir şey kendisinden gizlenemeyen, bütün sırlara vakıf olan, her şeyi murakabe eden, eş-Şekûr ibadet eden kullarının mükâfatlarını bolca veren, az çok her itaati ödüllendiren, eş-Şey var olan, mevcut, et-Tevvâb sürekli tövbeleri kabul eden, el-Vâhid zatında, isim ve sıfatlarında eşi ve benzeri bulunmayan, tek olan, el-Vâlî koruyup gözeten, yardım eden, işleri deruhte eden, el-Vâris bütün varlıkların sahibi, bâkî ve ebedî olan, her şey kendisine dönen, el-Vâsi’ güçlü, kuvvetli, ilim ve merhameti her şeyi kuşatan, bütün yaratıklara rızık veren, nimet ve ihsanı bol olan, el-Vedûd mü’minleri çok seven, kulları tarafından çok sevilen, el-Vehhâb karşılıksız çok nimet veren, ikram ve ihsanda devamlı olan, lütfu, ihsanı ve rahmeti bütün kulları kuşatan, el-Vekîl güvenilen, koruyan, yardım eden, görüp gözeten, her şeyin maliki ve yöneticisi olan, el-Velî dost, seven, görüp gözeten, yardım eden, ez-Zâhir varlığı her şeyden aşikâr olan, her şeye galip gelen, her şeyden yüce olan, Zâri’ûn ekinleri, bitkileri yetiştiren, büyüten, Hüvallâhüllezî lâ ilâhe illâ hû Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah Toplam 119 İSİM TAMLAMALARI Adüvvün li’l-kâfirîn kâfirlerin düşmanı Âhizün bi nâsiyetihi suçluları cezalandıran Ahkemü’l-hâkimîn hüküm verenlerin en adili Ahsenü’l-hâlikîn yaratanların, takdir ve tasvir edenlerin en iyisi Âlimü’l-ğaybi gaybı bilen Allâmü’l-ğuyûb görünmeyenleri çok iyi bilen Bâliğu emrihi emri, hükmü hedefine ulaşan, kararını infaz eden Bedî’u’s-semâvâti ve’l-ard gökleri ve yeri örneği olmadan yaratan Berîü’n mine’l-müşrikîn müşriklerden berî, uzak olan Câmi’u’n-nâs kıyamette insanları bir araya toplayan, cem eden Ehlü’l-mağfire mağfiret ehli, affedici Ehlü’t-takvâ azabından korkup sakınmaya, korunmaya lâyık olan Erhamü’r-râhımîn merhamet edenlerin en merhametlisi Esdaku hadîsen en doğru sözlü Esdeku kîlen en doğru sözlü Esra’u ferahan kullarının tövbesine çok sevinen Esra’u mekren hile ve tuzak kuranları en süratli bir şekilde cezalandıran Esra’u’l-hâsibîn hesap soranların, hesap görenlerin en süratlisi Eşeddü be’sen çok şiddetli cezalandıran Eşeddü ferahan kulunun tövbesine çok sevinen Eşeddü kuvveten çok kuvvetli, çok güçlü Eşeddü tenkîlen çok şiddetli cezalandıran Fa’âlü’n-limâ yürîd dilediğini yapan Fâliku’l-abbi ve’n-nevâ çekirdek ve taneleri çatlatan, yarıp açan Fâliku’l-ısbâh karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Fâtıru’s-semâvâti ve’l-ard yeri ve gökleri yaratan Gâlib’ün alâ emrihî, emirinde işinde ve hükmünde galip olan Ğâfirü’z-zenbi günahları bağışlayan Hâliku külli şey’in her şeyin yaratıcısı Hayru’l-fâsılîn hükmedenlerin, haklı ile haksızı ayırt edenlerin en hayırlısı Hayru’l-fâtihîn hükmedenlerin, nimet verenlerin, hayır kapılarını açanların en hayırlısı Hayru’l-ğâfirîn bağışlayanların en hayırlısı Hayru’l-hâkimîn hüküm ve karar verenlerin en hayırlısı Hayru’l-mâkirîn hile ile kötülük yapanları bilemeyecekleri, anlayamayacakları cihetlerden daha şiddetli cezalandıran Hayru’l-münzilîn nimet verenlerin, ikram edenlerin en hayırlısı Hayru’l-vârisîn varislerin en hayırlısı Hayru’n-nâsırîn yardım edenlerin en hayırlısı Hayru’r-râhımîn merhamet edenlerin en hayırlısı Hayru’r-râzkîn rızık, nimet verenlerin en hayırlısı Hayrun hâfizan en iyi koruyup gözeten İlâhü’n-nâs insanların ilâhı Kâbilü’t-tevb tövbeleri kabul eden Kâşifü’l-azâb azabı, sıkıntıyı, derdi kaldıran Mâlikü yevmiddîn hesap gününün maliki, sahibi Mâlikü’l-mülk bütün mülkün sahibi Meliki’n-nâs insanların meliki Mûhinü keydi’l-kâfirîn kâfirlerin tuzağını zayıflatan, boşa çıkaran Muhîtü’n bi’l-kâfirîn kâfirleri kuşatan Muhyî’l-mevtâ ölüleri dirilten Muhzî’l-kâfirîn kâfirleri rezil rüsvay eden Mütimmü nûrihi nurunu, dînini tamamlayan Nûru’s-semâvâti ve’l-ard gökleri ve yeri aydınlatan Rabbü külli şey’in her şeyin rabbi Rabbü’l-âlemîn âlemlerin rabbi Rabbü’l-ard yeryüzünün rabbi Rabbü’l-arş arşın rabbi Rabbü’l-felak sabahın rabbi Rabbü’l-ızzeti kudret ve şeref sahibi Rabbü’n-nâs insanların rabbi, Rabbü’s-semâvâti göklerin rabbi Rabbü’ş-şi’râ Şi’ra yıldızının sahibi Refî’u’d-derecât manevî dereceleri ve gökleri tabaka tabaka yükselten Semî’u’d-du’â tövbeleri ve duaları duyan ve kabul eden Serîu’l-hısâb hesabı, sorgulaması çok süratli olan Şedîdü’l-azâb azabı, cezalandırması çok şiddetli olan Şedîdü’l-ıkâb çok hızlı cezalandıran Şedîdü’l-mihâl cezası, azabı, kuvveti çok şiddetli olan Vâsi’u’l-mağfire bağışlaması, mağfireti bol olan Zü’l-fadli’l-azîm çok ikram sahibi Zî’t-tavl lütuf, bağış, ikram, ihsan, af ve bağış sahibi Zü’l-ikrâm ikram sahibi Zû fadlin ale’l-âlemîn âlemlere nimet veren Zû fadlin ale’n-nâs insanlara ikram eden, Zû-intikam intikam sahibi, âsileri, zalimleri cezalandıran Zü’l-ıkâb suçluları, günahkârları, zalimleri cezalandıran Zü’l-Arş Arş’ın sahibi Zü’l-celâl ve’l-ikrâm azamet ve kibriya, ikram ve ihsan sahibi Zü’l-kuvveti güç ve kuvvet sahibi Zü’l-mağfire af ve bağış sahibi Zü’l-me’âric bütün derecelerin sahibi Zü’r-rahmeti merhamet sahibi Toplam 81 Kur’ân’da Allah’ın güzel isim ve sıfatları bildirildiği gibi hadislerde de bildirilmektedir. Bazı hadislerde Allah’ın güzel isimlerinin sayısı 99 olarak geçmekte, hadislerin bir kısmında bu isimler zikredilmekte, bir kısmında ise zikredilmemektedir.

allah ın ayetleri ile dalga geçenler